Trabzon’da havaların ısınmasıyla eriyen karlar nedeniyle, heyelan olayları art arda yaşandı. Yamaç eğiliminin ve killi kayaçların fazla olduğu kentte toprak yumuşayınca, son bir ayda 100’ün üzerinde heyelan yaşandı.

Riskli görülen yaklaşık 30 ev boşaltıldı. Tarım alanları, yollar ve yerleşim birimleri zarar gördü. Meydana gelen heyelanlarda, herhangi bir can kaybının yaşanmaması ise teselli oldu.

İHA’nın haberine göre; Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Orman Mühendisliği Bölüm Başkanı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ömer Kara konuyla ilgili yaptığı açıklamada ilkbahar aylarında bölgede heyelanların arttığına dikkat çekerek şu ifadeleri kullandı:

“Heyelanın sebeplerini bir çok başlık altında sıralayabiliriz. Bunlar birincisi topografik yapımız çok eğimli olması. Buna bağlı olarak da yamaçların stabilitesinin kritik bir noktada olması. Ayrıca iklim ve buna bağlı olarak yağışlar ve jeolojik yapı bunlar heyelan olaylarında önemli etkenler.

İLKBAHARDA HEYELANLARDA ARTIŞ VAR

Özellikle yağışlara bağlı olarak toprak içerisindeki suyun miktarı arttığında ve altta da kaymaya elverişli bir jeolojik tabaka olduğu zaman heyelanlar kaçınılmaz oluyor. Özellikle geçiş dönemlerinde yani ilkbaharda heyelanlarda bir artış var. Bunun da sebebi, havaların ısınmasına bağlı olarak karların erimesi ve buna bağlı olarak ta yamaç içerisindeki suyun sızarak bir basınç oluşturması ve buna bağlı olarak ta heyelanlar sıklıkla görülüyor.

HEYELANLARI TETİKLEYEN DURUMLAR

Heyelanların oluşumunda insanların da etkisi var. Özellikle yanlış arazi kullanımı, ormanların kaldırılarak çay, fındık tarımına döndürülmesi bunlar da yine heyelanları tetikliyor dolayısıyla arazinin kaymasını elverişli hale gelmesine sebep oluyor. İnsanların diğer etkisi de; özellikle yol yapıldığı zaman topuk tarafı kazıldığında artık yamacın aşağıya doğru hareketi kolaylaşıyor. Yine üzerine yerleşim yapılarak yamaca ek yük bindirildiği için bu da yine heyelanları etkileyen önemli unsurlardan birisi.

'BİTKİ ÖRTÜSÜYLE KAPLI OLMASI LAZIM'

İki başlık üzerinde durmamız lazım. Birincisi topografik yapısı, eğimli arazilerin olması ikincisi de yağışlar. Üstteki toprak suyu sızdıracak seviyede drenajı yüksekse, o suyu alarak aşağıda geçimsiz bir tabaka üzerinde adeta bir balon gibi biriktiriyor. Kayma yüzeyinde yukarıdan aşağıya doğru hareket ediyor. Yani Doğu Karadeniz’de topografik yapı ve iklimi ön planda ele almak gerekiyor ve bunların etkisi kaçınılmaz.

Türkiye’nin AFAD haritasına baktığımız zaman oralarda da kısmen meydana geliyor ancak Doğu Karadeniz’deki kadar yoğunlukta değil. Bu da tabii ki yağışlar ve topografik yapı ve çok dik eğimli arazilerin olması. Yanlış arazi kullanımını da buna ekleyebiliriz. Özellikle eğimli arazilerde tarımdan ziyade devamlı bitki örtüsüyle kaplı olması lazım, ya da orman olması lazım ya mera olması lazım. Buraları açarak çay tarımına fındık tarımına dönüştürdüğümüz zaman bu yağışların bu eğimin olduğu yerde de tabi kaçınılmaz olarak heyelanlar görülüyor.