14 Mart’ın Tıp Bayramı olarak belirlenmesi 1919 yılında İstanbul’un işgali sırasında gündeme gelmişti. 1827’de Tıbbiye’nin kurulmasıyla Türkiye’de modern tıp eğitiminin başlangıcı kabul edilen 14 Mart, takvimler 1919’u gösterdiğinde, Tıp Fakültesi öğrencileri önderliğinde, İstanbul’un işgalini protesto eden bir hekim hareketi olarak ilk kez kutlandı. İşgale karşı bir isyan hareketi olarak açığa çıkan bu direniş aynı zamanda 14 Mart Tıp Bayramı’nın da ilk kez kutlandığı tarih oldu.

İlk ne zaman ve nerede kutlandı?

İlk defa 14 mart 1919’da bu bayram kutlanmıştı. Beyazıt’ta Darülfünun Konferans Salonu’nda kutlanan Tıp Bayramı’na o günü tıp fakültesinin önde gelen hocalarından Dr. Fevzi Paşa, Dr. Besim Ömer, Dr. Akil Muhtar, İstanbul’daki hastanelerin hekimleri, tıp öğrencileri, hatta İngiliz işgal ordusu hekimleri de katılmıştı. Törende tıp fakültesinin tarihi anlatıldı ve hocalar anıldı. 1. Dünya Savaşı’nda, 680 Türk, 40 Rum, 35 Ermeni, 10 Musevi Toplam 765 öğrencisinin silah altına verdiği ve 415’inin şehit olduğu açıklandı. Tıp Bayramı kutlamaları sonraki yıllarda da devam etti.

14 Mart Tıp Bayramı’nda düzenlenen etkinlikler ve amacı

Türkiye’de Tıp Bayramı, sağlık çalışanlarının çalışmalarını ve katkılarını takdir etmek için çeşitli her yıl düzenlenen çeşitli etkinliklerle kutlanır. Hastanelerde ve sağlık kuruluşlarında, sağlık çalışanlarına özel törenler, konferanslar, seminerler ve teşekkür etkinlikleri düzenlenir. Tıp Bayramı, Türkiye'de tıp alanında elde edilen ilerlemeleri ve başarıları kutlamak için bir fırsat olarak da kullanılır. Yeni tıbbi teknolojilerin tanıtımı, araştırma ve geliştirmeye yapılan vurgu gibi etkinlikler, bu özel günün önemli bileşenlerindendir. Tıp Bayramı aynı zamanda toplum sağlığına dikkat çekmek ve sağlık bilincini artırmak için bir platform olarak da kullanılır. Sağlık hizmetlerinin önemi, hastalıkların önlenmesi ve sağlıklı yaşam konularında farkındalık oluşturulması amaçlanır.

Günümüzde 14 Mart Tıp Bayramı

Günümüzde 14 Mart Tıp Bayramı, hekimlerin ve sağlık çalışanlarının yaşadığı sorunlara dikkat çekme, halk sağlığı konusunda açığa çıkan sorunlar gündemde. Son yıllarda 14 Mart Tıp Bayramı, bayram havasından uzak ve buruk kutlanıyor. Nedeni ise hekimlerin ve sağlık emekçilerinin çalışma koşulları ve ölümlere varan şiddet vakaları. Türk Tabipleri Birliği’nin (TTB) 2023 yılı anketine göre hekimlerin yüzde 59’u son bir sene içinde hasta veya yakınlarından fiziksel veya sözel şiddet gördü; yüzde 69’u da çalıştığı ortamda şiddete şahit oldu. Hekimlerin yüzde 91’i güvenli bir çalışma ortamı bulunduğunu düşünmüyor.

Bu yılda talepler değişmedi

Her yıl 14 Mart Tıp Bayramı’nda yaşadıkları sorunları ve taleplerini dile getiren hekim ve sağlık emekçilerinin bu yıl da talepleri değişmedi. Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi, yaklaşan 14 Mart Tıp Bayramı ile ilgili yaptığı açıklamada hekimlerin ve sağlık emekçilerinin 14 talebini dile getirdi. Talepler “Şiddetsiz, güvenli, güvenceli, demokratik bir yaşam” başlığı ile paylaşıldı.

Hekim ve sağlık emekçilerinin 14 acil talebi

TTB Başkanı Dr. Şebnem Korur Fincancı, 14 Mart Tıp Bayramı vesilesiyle hekimler ve sağlık emekçilerinin 14 acil talebini şöyle sıraladı:

TTB’nin sağlıkta şiddet yasa teklifi, şiddetsiz, güvenli çalışma ortamları için mekânsal önlem önerileri kabul edilmelidir. Güvenli çalışma ortamlarının sağlanması idarecilerin sorumluluğundadır. Şiddet olaylarında idarecilerin sorumluluğu öncelikli olarak dikkate alınmalıdır.

Hekimlerin/sağlık emekçilerinin dinlenme koşulları, sağlık hizmetinde hataya sevk etmeyecek şekilde yeniden düzenlenmelidir. Doktor dinlenme odaları, emzirme odaları, kreş her sağlık kurumunda yeterli sayıda sağlanmalıdır. Nöbet ertesi izin, idarecilerin insafına bırakılmamalıdır.

Pandemilerde, pandemiye yol açan hastalık, sağlık emekçileri için illiyet bağı aranmadan meslek hastalığı kabul edilmelidir.

Sağlık emekçileri için fiili hizmet süresi zammı 120 gün olmalıdır.

Hekimlerde ek gösterge üst sınırı 7600’e yükseltilmelidir.

Tüm sağlık emekçilerine hakları olan, hiçbir koşuldan negatif etkilenmeyen, emekliliğe yansıyan, gerçek enflasyona uygun, insanca yaşayabilecekleri tek kalem maaş verilmelidir.

Emekli sandığı, SSK, Bağ-Kur emekli aylıkları arasındaki uçurum giderilmeli, tüm emekli hekim aylıkları yoksulluk sınırının üzerine çıkarılmalı, tüm hekimler emeklerinin hakkı ölçüsünde emekli ikramiyesi alabilmelidir.

Vergide adalet istiyoruz! Vergi dilimi üst sınırı yüzde 15 olmalıdır.

Muayene süreleri, bilimsel ve nitelikli sağlık hizmeti gözetilerek düzenlenmelidir.

Acil servislerde yeşil alan kaldırılmalı, poliklinik hizmeti verilmemelidir.

Sağlık ortamına dair düzenlemeler, TTB ve ilgili sağlık emek-meslek örgütlerinin görüşleriyle yapılmalıdır.
Atamalar bilimsel ölçütlere ve liyakate dayalı olmalıdır.

Tıp fakültesi ve tıpta uzmanlık eğitimi kontenjanları, eğitimin niteliği gözetilerek azaltılmalıdır.

Koruyucu sağlık sisteminin öncelendiği, güçlü ve bölge tabanlı birinci basamak, basamaklandırılmış ve parasız bir sağlık sistemi inşa edilmelidir.