Hıyarcıklı veba olarak da adlandırılan virüs, ticaret yollarına yayılarak kıtaları sardığında on milyonlarca insan öldü.

Salgının kaynağını ortaya çıkarmak için yoğun çabalara rağmen, kesin kanıtların olmaması neden ve nasıl çıktığı sorularını yanıtsız bıraktı.

Leipzig'deki Max Planck Evrimsel Antropoloji Enstitüsü'nden Prof Johannes Krause,  "Yalnızca Kara Ölüm'ün atasını değil, bugün dünyada dolaşan veba türlerinin çoğunun atasını da bulduk." dedi.

İskoçya'daki Stirling Üniversitesi bilim insanı Philip Slavin ise, "Kara Ölüm'ün kökeni hakkındaki asırlık tartışmaları sona erdirmeyi başardık" dedi.

Salgının kaynağına ilişkin yapılan araştırmalardan sonuncusu Nature dergisinde yayımlandı.

700 yıllık gizem Kırgızistan mezarlığında çözüldü

Slavin, Kırgızistan'ın kuzeyinde 1338-39 yıllarında ani ölümlerin anlatıldığı 1890 tarihli bir çalışmada ip ucu yakaladıklarını söyledi. Kara Veba'dan 7-8 yıl öncesine dair anlatının peşine düşen Slavin, antik DNA'ları inceleyen uzmanlardan oluşan bir ekip kurarak bölgeye gitti.

Bakterinin genomunun tam analizi, sekiz yıl sonra Avrupa'da Kara Ölüm'e neden olan türün doğrudan atası olduğunu ve sonuç olarak, muhtemelen bir sonraki kıtadaki nüfusun yarısından fazlasının ölüm nedeni olduğunu buldu. 

Bilim insanları, suşun yaşayan en yakın akrabasının aynı bölgedeki kemirgenlerde bulunduğunu söyledi.

İnsanlara hala hıyarcıklı veba bulaşmış olsa da, daha iyi hijyen ve enfeksiyonu insanlara bulaştırabilen sıçan pireleriyle daha az temas, daha fazla ölümcül veba salgınlarını önledi.