Başta kentsel dönüşüm olmak üzere birçok projesi bulunan Murat Kurum, Kanal D ekranlarında yayınlanan "Neler Oluyor Hayatta" yayınına katıldı.

Kurum, açıklamalarında kentsel dönüşüm konusuna dikkati çekerek, 650 bin konutun hızla dönüşmesi gerektiğini söyledi.

Her zaman ayrı bir yerde tuttuğu gençleri de unutmayan Murat Kurum, evlenecekler için bazı müjdeler paylaştı.

Murat Kurum, yaptığı açıklamalarda şu ifadelere yer verdi:

"İlk kez evlenecek gençlere 50 bin lira beyaz eşya desteği vereceğiz. İBB ona destek olan tarafta olacak. Biz evlenirken evimizi kurduk, bulaşık makinemiz yoktu. Gidip alalım dedik, gezdik. Orta bir bulaşık makinesini 18 ay ödedik. Maaşın biri oraya gitti.

Biz sahaya çıkmadan önce aylardır İstanbul'un sorunlarını, problemlerini bakanlık sürecinde de takip ediyorduk. En önemli sorunlardan bir tanesi deprem sorunu. 

İstanbul geneline baktığınızda 1,5 milyon konutun riskli olduğunu, acilen de 600 bininin dönüşmesi gerektiğini bilim insanları söylüyor.

Ulaşım artık zaman kaybı, stres, çile. Ömrünüzden 3,5 sene gidiyor. İstanbul'da vatandaşlarımızın yaşadığı sıkıntıların başında geliyor.

"Gittiğim her yerde, "deprem korkusu yaşamak istemiyoruz" diye duyuyorum"

Ben gittiğim her yerde 'Bizim evimizi bir an önce dönüştürün, biz deprem korkusu yaşamak istemiyoruz' diye çok duyuyorum.

650 bin konutun dönüşümünü 5 yıl içerisinde hedefliyoruz. 10 gün önce Tuzla'da 5 bin konutun temeli atıldı. Şimdi bakanlığımızla birlikte 12'de yine temeller atılacak. Biz elimizi taşın altına koyacağız. Acil dönüşmesi gereken konutları vatandaşımızla birlikte yerinde dönüşümü gerçekleştirmek istiyoruz.

100 bin kiralık konut yapacağız. Geçiş süreci için bunları kullanacağız. Satılmayacak, kiralanacak. İstanbul'un dönüşümü için bu konutları kullanmış olacağız.

Bizim çalıştığımız, görev yaptığımız kurumlarda bugüne kadar 365 bin sosyal konutu başlamışız, bitirmişiz. 81 ilimize 72 milyon metrekare yeşil alan kazandırmışız. Sadece İstanbul'da 39 adet millet bahçesi projesini bitirmişiz.

[Kahramanmaraş Depremleri] O gün nasıl acıları beraber çektiysek şimdi vatandaşlarımızın mutluluğuna şahit oluyoruz. Ben gittim buralara bizzat helikopterle vatandaşlarımızla bir araya geldik. Köylerine kadar bu projeleri tek tek tasarladık, teslim süreçlerine başladık.

Bilim insanları deprem riskini söylüyor. Mevcut CHP'li İBB yönetimi ne yapıyor, diyor ki 'Biz 650 bin konut yapılmasını doğru bulmuyoruz'. Gerekçeyi bilmiyorum. İstanbul'da deprem riski olduğunu bilim insanları söylüyor. Buna rağmen mevcut yönetim, Ekrem Bey bunların yapılmaması konusunda net bir duruş sergiliyor. Peki ne olacak? Bu insanlar bu riskli binalarda depremin olmasını mı beklesinler.

Biz projelerimizi, hayallerimizi açıkladık. İnsanlarımız bizi gördüğü zaman mutlulukları yüzüne yansıyor. O duygusal bağı ve ilişkiyi her yerde yaşıyorsunuz. İnsanların o motivasyonu, ilgisi. Artık bir sabırsızlık var, yorulmuşlar. Bir umutla, heyecanla 31 Mart'ı bekliyor.

Ben dün bir tarafta cemevimizin temelini atarken öbür tarafta esnafla buluştum. Orada biz kim kimdir, dini nedir, kimliği nedir bunlara bakmıyoruz, bakmadık. Maalesef birileri bu değerler üzerinden siyaset yapma anlayışını meslek edinmiş.

İstanbul'u konuşmak yerine hala polemik siyasetinden medet umuyorlar. Proje yok, eser yok, hayal yok.

"Benim binaya giydirdiğim, bedelini ödediğim afişin üzerine sen hangi hakla, hangi adalet anlayışıyla, hangi demokrasi anlayışıyla kendi fotoğrafını yapıştırıyorsun"

Bizim afişlerimizi indirebilirler ama milletimizin sevgisini asla alamazlar. Ne yaparlarsa yapsınlar. Bizim bedelini ödediğimiz reklamımızı gönderiyoruz gece zabıtalarını gönderiyorlar afişlerimizi söküyorlar. Benim afişimi toplarken kendi afişini bırakıyorsun.

Benim binaya giydirdiğim, bedelini ödediğim afişin üzerine sen hangi hakla, hangi adalet anlayışıyla, hangi demokrasi anlayışıyla kendi fotoğrafını yapıştırıyorsun? Düşünebiliyor musunuz? Sorsanız haktan, adaletten bahsederler.

115 bin deprem konutu yapacağım demişsin 5 bin yapmışsın. Matematik de yok bunlarda. Matematiğin varsa bölersin, çarparsın doğrusunu bulursun. Murat Kurum'un dilinin sürçmesine gerek yok ki.

Biz İstanbul'un 39 ilçesine öncelikle paylaşımlı ofisler yapacağız. Bu paylaşımlı ofislerimizi açacağız. Amacımız gençliğimiz kendi işini kursun, kendi ayakları
üzerinde dursun. 6 ayda açacağım. Gidip kiralayacağım. 100 bin gencimize 100 bin TL sermaye desteği vereceğiz.

Ben istiyorum ki çocuklar kendi işlerini kurabilsinler. Bu işleri kurarken biz onları yetiştirelim istiyoruz. İBB olarak biz isteyen her bir gencimize bu eğitimleri vereceğiz.

Biz eskiden dünyaya sadece tarım ihracı yapan bir ülkeydik. İHA yürütüyoruz, üretiyoruz, teknoloji gönderiyoruz, Togg üretmişiz, KAAN'ımız yeni çıktı. Bunlara destek vereceksiniz ki ülkemiz büyüsün, gelişsin.

Biz 22 yıldır yerli ve milli savunma sanayiinin mücadelesini veriyoruz. Her alanda kendine yeten Türkiye mücadelesini veriyoruz. Bizim gençlerimizin 'Burada ülkem bana her türlü imkanı sağlamış, ben de burada çalışayım ülkeme faydalı olayım' demesi lazım. Emin olun bizim içimizden ne Selçuk Bayraktar'lar çıkacak. O gençlerimizi motive edecek altyapıyı onlara sunmak zorundayız.

Maalesef mevcut İBB yönetimi her soruna duyarsız kalmış. Soruna ilişkin bir çaba göstermemiş. Bu anlayış bizi bir yere götürmez. Sen burada sokak hayvanları sorunu varken ne yaptın? Anca yapılmamalı, edilmemeli veya bir şey söylediğiniz zaman hemen gündemi farklı yerlere taşıma anlayışı var.

Biz 39 ilçeye sahipsiz hayvan rehabilitasyon merkezi kazandıracağız. Burada bakımları, aşılama işlemleri, tedavileri, rehabilitasyonlarını yapıp iki yakaya 50 bin sokak hayvanı kapasiteli rehabilitasyon merkezi kuracağız ve bakımlarını yapacağız.

Biz istiyoruz ki bir merkezi taksi sistemini hayata geçirelim. İstanbul taksisi bir marka haline gelecek. Bilimsel verilerle analizleri yapacağız sonra da taksi plakasını ihale yöntemiyle kamuoyuna açık bir şekilde taksi plakasını artıracağız. Mevcut yönetim niye bu sorunu çözemiyor. Çünkü Belediye kendisi taksicilik yapmak istiyor. Önüne gelen taksici olamayacak. Diliyle, duruşuyla, davranışıyla, kılığıyla kıyafetiyle taksicimize bu manada eğitimler vereceğiz.

Taksicilerimizin de can güvenliği ile ilgili talepleri var. O talebi de yerine getirmek için adımları atacağız. O huzuru ve güveni taksici kardeşlerimize tesis etmemiz lazım.

Biz İstanbul'un dostuyuz. Taksici de ne yapması gerekiyorsa onu yapacak, esnafa da nasıl destek vermek gerekiyorsa onu vereceğiz. Toplu ulaşımı arttıracağız ki insanlar toplu ulaşımı daha fazla kullansın, trafik bitsin. Bunu zam yaparak değil aksine ucuzlatarak yapacağız.

(KAAN'ın İlk Uçuşu) Hepimizin gururlanması, mutlu olabilmesi lazım. Bu ülke benim tapulu malım değil ki. Yarın buralarda başkası oturacak. Ülkemizin büyümesi, gelişmesi, geleceğe güvenle bakması hepimiz için güzel bir şey değil mi? İkide bir depremde kaç kişi öldü siyaseti yapıyorlar. Böyle bir şey olabilir mi? Böyle bir vicdansızlık, ahlaksızlık olamaz."