Ankara Üniversitesi Deprem Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü olan Kaypak, 6 Şubat'ta Kahramanmaraş merkezli depremlerin yaşandığı Doğu Anadolu Fay Hattı'nda yaptıkları çalışmalara ilişkin bilgi verdi.

Depremlerden etkilenen 11 il arasında yer alan Osmaniyeli olduğunu belirten Kaypak, ailesinin evinin de depremde zarar gördüğünü, bu kapsamda bölgede yapılan çalışmaları önemsediğini ifade etti.

Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü, 6 Şubat'ta Kahramanmaraş merkezli gece gerçekleşen 7,7 şiddetindeki deprem için yeni açıklama geldi. Kandilli Rasathanesi Kahramanmaraş depremi için "80 saniyeden uzun sürdü ve 3 farklı şok ile meydana geldi" ifadelerini kullanarak detayları paylaştı.

Kaypak, Doğu Anadolu Fay Hattı üzerinde 2016'da deprem tomografisi çalışması yaptıklarını belirterek, bu çalışmada doğu-batı yönünde Adıyaman’dan Adana’ya, kuzey-güney yönünde ise Kayseri'den Hatay'a kadar olan bölgede 2000 ve 2012 yılları arasında meydana gelen depremlerin incelendiğini aktardı.

Deprem tomografisi hakkında bilgi veren Kaypak, "Deprem tomografisi dediğimiz şey aslında depremleri bir kaynak gibi kullanarak bunlardan yayılan sismik dalgaların geçtiği yer altı ortamlarının tıptaki tomografiye benzer şekilde görüntülenmesidir. Böylece inceleme yapılan bölgenin belirli bir derinliğe kadar sismik dalga açısından hızlı ve yavaş zonları belirlenmiş olur." ifadelerini kullandı.

MTA’nın 2013 tarihli Diri Fay Haritası güncelleniyor. Harita ekibi, Pazarcık ve Elbistan depremleri sonrasında 7 Şubat’ta incelemelerine Kırıkhan’dan başladı. Pazarcık depremini üreten 315 kilometrelik fayın Kırıkhan’dan Gölbaşı’na kadar uzanan 218 kilometrelik bölümde 136 gözlem yapıldı. Türkiye’nin tüm Diri Fay Haritası'nın 5 yıl içinde yenilenmesi bekleniyor.

Bu çalışmanın henüz yayınlanmış bir çalışma olmadığını belirten Kaypak, "Sismik tomografi çalışmasıyla biz depremlerin özellikle ana şokların konumunu, enlem, boylam ve derinlik olarak daha doğru bir şekilde belirlemeye çalışacağız. Şimdi onun için elimizde belirlenmiş bir üç boyutlu hız modeli var. Bu hız modeli ile ana şoklardan sonra artçı şokların da gerçek yerlerini bularak bu depremler ile kırık yapılarının ilişkisini yatay ve düşey düzlemde çok daha net görmüş olacağız." diye konuştu.

Türkiye’deki 485 diri fay hattının tamamı 5 ve üzeri büyüklükte deprem potansiyelinde olduğu için fay yasası acil gündem oldu. AFAD’ın üzerinde çalıştığı taslak, 22 il merkezi ve 110 ilçede yapı stokunun yeniden düzenlenmesini öngörüyor. Yerleşim alanları belirlenirken fay yaşı ve deprem üretme aralığına dikkat edilecek. Binalar fayların geçtiği yerlerden 500 metre uzaklıktan başlayacak. Fay haritaları imar planına işlenecek. Zemine göre kat sayısı izni verilecek.

Prof. Dr. Kaypak, tomografi çalışmasıyla ortaya çıkacak faydalara da işaret ederek, şöyle devam etti:

"Elimizdeki son Kahramanmaraş depremlerini kullanarak, daha doğrusu tüm artçı verilerini de tam olarak alırsak, bunları üç boyutlu hız modeliyle yeniden konumlandırıp, yerlerinin ve derinliklerinin, mevcut fay çizgisellikleri ile ilişkili olup olmadığını ya da ilksel hesaplamalara göre saçılmış depremleri bir çizgisellik üzerinde toplamaya çalışabileceğiz. Böylece fay düzlemlerinin ne kadar birbiriyle bağlantılı olduğunu net olarak görmüş olacağız. Aynı zamanda derinlikleri de net olarak hesapladıktan sonra derinlik dağılımına da bakmış olacağız."

Prof. Dr. Bülent Kaypak, yer altı yapısının tomografi çalışmasıyla görülebildiğini bildirerek, şöyle konuştu:

"Özellikle neojen yaşlı dediğimiz yani genç çökel alanları ya da sağlam kaya zeminleri ve hatta yer kabuğunun içerisine doğru magmadan gelen yükselimlerin olup olmadığını net olarak görebileceğiz. Aslında bu depremlerin oluşum nedenlerine ilişkin olarak düşey yönlü kuvvetlerin ne kadar etkin olduğu konusunda da net bir bilgimiz yok şu ana kadar. Bu tomografik görüntülerle düşey yönde acaba depremlerin oluşumuna etki eden herhangi bir magmatik sokulum var mı yok mu, bunu da gözler önüne sereceğiz. Son depremlerle tomografik görüntüler arasında bir ilişki bulmaya çalışacağız."

Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde peş peşe meydana gelen 7.7 ve 7.6 büyüklüğündeki depremlerle ilgili konuşan İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Deprem Araştırma ve Uygulama Merkezi (DAUM) Müdürü Prof. Dr. Hasan Sözbilir, ''Gördüğüm kadarıyla en az 3 fay segmenti kırılmış oldu. Toplam yüzey kırığı uzunluğu 500 kilometreyi aşmış durumda. Bu durum, 17 Ağustos 1999 Gölcük depremi ve 12 Kasım 1999 Düzce depremlerinin toplamından daha uzun bir kırılmanın geliştiğini gösteriyor" dedi.

Kahramanmaraş merkezli depremlerden etkilenen 11 ilde yeniden bir tomografi çalışması yapacaklarını belirten Kaypak, "Elimizde daha önce elde edilmiş tomografik görüntüler var. Yeni görüntüleri elde etmek biraz zaman alacaktır ama son depremlerden elde edeceğimiz tomografik görüntülerle karşılaştıracağız. Yer içerisinde hız yapısında bu devasa enerjiyi açığa çıkan depremler nasıl bir değişiklik yarattı, böylece geçmiş depremler yani geçmiş tomografik görüntülerle bu görüntüler arasındaki farklılığı da bulmuş olacağız." diye konuştu.

Kaypak, bu çalışmada belli bir büyüklüğün üzerindeki artçı depremleri kaynak olarak kullanacaklarını belirterek, çalışmayı Ankara Üniversitesi Jeofizik Mühendisliği Bölümünün öğretim üyeleri ve yüksek lisans öğrencilerinden oluşan 5-6 kişilik bir ekiple, 6 ay içerisinde tamamlamayı planladıklarını da kaydetti.