VBKY’nin tarih kitaplığı, “Türk Tarihinin Dağları, Gölleri ve Nehirleri” kitabıyla genişlemeye devam ediyor. Türk halklarının göç yollarını belirleyen unsurlar, aynı zamanda sosyal örgütlenme, yerleşim düzeni ve tarımsal faaliyetler gibi alanlarda da önemli rol oynamıştır. Türk tarihindeki dağlar, doğal birer sınır oluşturarak hem savunma stratejilerini etkilemiş hem de belirli bölgelerin kültürel kimliğini şekillendirmiştir. Nehirler, Türk toplumları için sadece su kaynağı olmakla kalmamış, ticaret, ulaşım ve sınır belirleme açısından da stratejik önem taşımıştır. Göller ise yerleşim alanlarının seçiminde ve ekonomik faaliyetlerde önemli rol oynamıştır. Türkler; Sibirya, Mançurya, Moğolistan, Kuzey Çin, Gansu, Doğu Türkistan, Tibet, Kuzey Hindistan, Afganistan, Batı Türkistan, Kafkasya, İran, Anadolu, Balkanlar, Karadeniz’in kuzeyi, Doğu Avrupa, Arabistan Yarımadası ve Kuzey Afrika gibi birçok coğrafyada devletler kurdu. Aynı zamanda da bu bölgelerdeki medeniyetlere katkı sağladı. Bu geniş coğrafyanın sınırları içerisinde yer alan dağlar, göller ve nehirler gibi doğal unsurlar, yalnızca fizikî coğrafyanın belirleyici özellikleri olmakla kalmamış, aynı zamanda Türklerin siyasi, askerî, ekonomik ve kültürel yönelimlerini de derinden etkilemiştir.
Bu kitapta Türk Dünyasının kültür ve medeniyetinin şekillenmesinde rol oynayan Türk Dünyasının tarihî coğrafyası ele alınmış, devamında ise Orhun Irmağı ve Ötüken, Sarı Irmak, Selenge Nehri, Baykal Gölü, Tanrı Dağları, Isık Göl, Altay Dağları, Talas Nehri, Yenisey Nehri, İrtiş Nehri, Tobol Nehri, Aral Gölü, Sır Derya, Ceyhun Nehri, İdil Nehri, Hayber Geçidi ve Hindukuş Dağları, Zayenderud Nehri, Kafkas Dağları, Hazar Denizi, Aras Nehri, Derbent, Kuban, Nil Nehri, Meriç Nehri, Tuna Nehri ve Sakarya Nehri alanının uzmanları tarafından kaleme alınmıştır.
Kitaptan:
“Binlerce yıllık Türk tarihini çok geniş alanlarda inceleme imkânımız bulunmaktadır. Kuzey Kore’den Macaristan ovalarına kadar uzanan coğrafi kuşak üzerinde Türk kökenli halkların bıraktıkları izlere rastlarız. Bu çok uzun kuşakta dikkat edilirse, ırmakların bir başka ifade ile su boylarının önemli olduğunu görüyoruz. Bu açıdan bozkırlardaki Türk hayatı su boylarında oluşmuş ve yükselmiştir ifadesi yanlış olmaz. Gerçek anlamda en doğuda Kerulen, en batıda Tuna ırmakları Türklerin kültürel sınırları olarak kabul edilebilir. Bu arada doğudan batıya sayısız su kaynağını da yeri geldiğince dile getirmek gerekir: Sır Derya, Yenisey, İrtiş, İdil (Volga), Don, Dnyeper, Dnyester, Prut, Sakarya, Fırat, Dicle, Aras, Çoruh, Kızılırmak, Seyhan ve Ceyhan gibi. Her birinin kıyılarında Türk kökenli bir topluluğun yükseldiğini görürüz. Dolayısıyla Avrasya Türk tarihi bir anlamda “su boyları medeniyeti” olarak tanımlanabilir. Bunların içinde Türk tarih ve kültürüne damga vurmuş ırmaklardan birisi de Orhun Irmağı’dır. Orhun Irmağı, yakınında bulunan Türk tarihinin eşsiz anıtları Kül Tegin ve Bilge Kağan yazıtları dolayısıyla 1890’larda ünlenmiş; özellikle ülkemizde duygusal olarak yaygın bir kullanıma kavuşmuştur. Yazıtlarda geçen Ötüken bölge adı ile birlikte anılmaya başlayan Orhun Irmağı havalisinin tamamı Ötüken’i temsil etmez. Ötüken daha geniş bir bölgenin adıdır.”
Su boyları ve dağ yamaçları arasında bir tarih: “Türk Tarihinin Dağları, Gölleri ve Nehirleri”
VakıfBank Kültür Yayınları (VBKY), "Türk Tarihinin Dağları, Gölleri ve Nehirleri" adlı kitabı okurlarıyla buluşturuyor.
VBKY’nin tarih kitaplığı, “Türk Tarihinin Dağları, Gölleri ve Nehirleri” kitabıyla genişlemeye devam ediyor. Türk halklarının göç yollarını belirleyen unsurlar, aynı zamanda sosyal örgütlenme, yerleşim düzeni ve tarımsal faaliyetler gibi alanlarda da önemli rol oynamıştır. Türk tarihindeki dağlar, doğal birer sınır oluşturarak hem savunma stratejilerini etkilemiş hem de belirli bölgelerin kültürel kimliğini şekillendirmiştir. Nehirler, Türk toplumları için sadece su kaynağı olmakla kalmamış, ticaret, ulaşım ve sınır belirleme açısından da stratejik önem taşımıştır. Göller ise yerleşim alanlarının seçiminde ve ekonomik faaliyetlerde önemli rol oynamıştır. Türkler; Sibirya, Mançurya, Moğolistan, Kuzey Çin, Gansu, Doğu Türkistan, Tibet, Kuzey Hindistan, Afganistan, Batı Türkistan, Kafkasya, İran, Anadolu, Balkanlar, Karadeniz’in kuzeyi, Doğu Avrupa, Arabistan Yarımadası ve Kuzey Afrika gibi birçok coğrafyada devletler kurdu. Aynı zamanda da bu bölgelerdeki medeniyetlere katkı sağladı. Bu geniş coğrafyanın sınırları içerisinde yer alan dağlar, göller ve nehirler gibi doğal unsurlar, yalnızca fizikî coğrafyanın belirleyici özellikleri olmakla kalmamış, aynı zamanda Türklerin siyasi, askerî, ekonomik ve kültürel yönelimlerini de derinden etkilemiştir.
Bu kitapta Türk Dünyasının kültür ve medeniyetinin şekillenmesinde rol oynayan Türk Dünyasının tarihî coğrafyası ele alınmış, devamında ise Orhun Irmağı ve Ötüken, Sarı Irmak, Selenge Nehri, Baykal Gölü, Tanrı Dağları, Isık Göl, Altay Dağları, Talas Nehri, Yenisey Nehri, İrtiş Nehri, Tobol Nehri, Aral Gölü, Sır Derya, Ceyhun Nehri, İdil Nehri, Hayber Geçidi ve Hindukuş Dağları, Zayenderud Nehri, Kafkas Dağları, Hazar Denizi, Aras Nehri, Derbent, Kuban, Nil Nehri, Meriç Nehri, Tuna Nehri ve Sakarya Nehri alanının uzmanları tarafından kaleme alınmıştır.
Kitaptan:
“Binlerce yıllık Türk tarihini çok geniş alanlarda inceleme imkânımız bulunmaktadır. Kuzey Kore’den Macaristan ovalarına kadar uzanan coğrafi kuşak üzerinde Türk kökenli halkların bıraktıkları izlere rastlarız. Bu çok uzun kuşakta dikkat edilirse, ırmakların bir başka ifade ile su boylarının önemli olduğunu görüyoruz. Bu açıdan bozkırlardaki Türk hayatı su boylarında oluşmuş ve yükselmiştir ifadesi yanlış olmaz. Gerçek anlamda en doğuda Kerulen, en batıda Tuna ırmakları Türklerin kültürel sınırları olarak kabul edilebilir. Bu arada doğudan batıya sayısız su kaynağını da yeri geldiğince dile getirmek gerekir: Sır Derya, Yenisey, İrtiş, İdil (Volga), Don, Dnyeper, Dnyester, Prut, Sakarya, Fırat, Dicle, Aras, Çoruh, Kızılırmak, Seyhan ve Ceyhan gibi. Her birinin kıyılarında Türk kökenli bir topluluğun yükseldiğini görürüz. Dolayısıyla Avrasya Türk tarihi bir anlamda “su boyları medeniyeti” olarak tanımlanabilir. Bunların içinde Türk tarih ve kültürüne damga vurmuş ırmaklardan birisi de Orhun Irmağı’dır. Orhun Irmağı, yakınında bulunan Türk tarihinin eşsiz anıtları Kül Tegin ve Bilge Kağan yazıtları dolayısıyla 1890’larda ünlenmiş; özellikle ülkemizde duygusal olarak yaygın bir kullanıma kavuşmuştur. Yazıtlarda geçen Ötüken bölge adı ile birlikte anılmaya başlayan Orhun Irmağı havalisinin tamamı Ötüken’i temsil etmez. Ötüken daha geniş bir bölgenin adıdır.”
YAŞAM Haberleri
19.11.2025 - 15:06
19.11.2025 - 15:02
19.11.2025 - 14:43
19.11.2025 - 12:30
28.10.2025 - 18:22
28.10.2025 - 14:34
13.10.2025 - 16:53
13.10.2025 - 16:12
13.10.2025 - 15:32
13.10.2025 - 15:22