Stratejist Tuğba Özay, geçtiğimiz hafta iç piyasada ve küresel piyasalarda yaşanan gelişmeleri ForInvest için yorumladı. Bu hafta hem Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) hem de Fed’den gelecek faiz kararlarının önemli olacağını belirten Özay, “TCMB’nin net rezervlerindeki gerileme, kura müdahale ile birlikte kurun seyri, enflasyonun gidişatı, özellikle yabancı bankaların merceğinde kalmaya devam edecek.” dedi. Yabancı yatırımcı tarafındaki çekilmelere de dikkat çeken Özay, “Merkez Bankası'ndan faiz artışı yönelik beklentiler, seçim belirsizliği, borsadaki çıkışların ana nedeni. Yabancıların geçtiğimiz 4 haftadan bu yana çıkışı yaklaşık 500 milyon doları buldu. Yabancı yatırımcı, seçim belirsizliğini satın almak istemiyor. Özellikle seçimlerden sonra politikalar nasıl şekillenecek, görmek istiyorlar. Bu yüzden tahviller, devlet iç borçlanma senetleri ve hisseler tarafında satışlar devam ediyor.” açıklamasını yaptı. Tuğba Özay yaptığı değerlendirmede şu konulara dikkat çekti:

İLK YARIYI ENFLASYONİST BEKLENTİLER KÖTÜMSERLEŞTİRİYOR

“Bu hafta Merkez Bankası'nın faiz kararı öncesinde yabancı kurumlardan gelen raporlar piyasadaki haftalık fiyatlandırmaları şekillendirdi. Yerel seçimler belirsizliği artırırken hem yabancı yatırımcıların hem yerli de yatırımcıların tedirgin bekleyişi biraz daha öne çıkmaya başladı. Deutsche Bank, Mart ayında 500 baz puanlık bir faiz artışı beklerken; BofA Mart ayının pas geçileceği tahmininde bulunmuştu. Nisan ayında ise beklenti 300 ila 500 baz puan arasında bir faiz artışı yönünde. Deutsche Bank raporunda ortodoks politikalara dönüşle birlikte görünümdeki iyileşmeye dikkat çekilirken; önümüzdeki döneme dair kalıcı enflasyonist etkiler konuşulmaya devam edecek. Yılı seçimlerden önce ve seçimlerden sonra olarak ikiye ayırmıştık. İlk yarıyı biraz da enflasyon kaynaklı beklentiler kötümserleştiriyor ama yılın ikinci yarısında, özellikle mayıs ayından sonra, enflasyonun düşeceği beklentileri, iyimserliği bir miktar artırıyor. Seçimlerden sonra ekonomi yönetiminde değişiklik olup olmaması, enflasyonda tepe nokta ötelenecek mi, faizlere ilişkin beklentiler gündemde önemini korumaya devam edecek.

ENFLASYONLA MÜCADELEDE FAİZ ARTIŞI İÇİN BEKLENTİLER ARTIYOR

Enflasyonla mücadele için faiz artışı yönünde beklentiler artarken; borçlanma maliyetlerinin de artması birçok şirket üzerinde olumsuz bir etki yaratıyor. Geçen hafta Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek tarafından iş dünyasına ve ihracatçılara yönelik yapılan değerlendirmede, geçtiğimiz dönemler hatırlatıldı. Şimşek, ucuz ve bol kredinin olduğu dönemde kredi çekip bunu ihracata ve yatırıma harcamayıp; yerine dövize, arsaya ya da diğer yatırım araçlarına giden ihracatçılara dikkat çekerek önümüzdeki dönemde bizden ucuz kredi ya da işte düşük faizli kredi beklemeyin mesajını verdi. Bu mesajlar da öne çıkan başlıklardan biri oldu. Kur korumalı mevduatın azalmasıyla birlikte döviz tevdiat hesaplarına (DTH) olan talebin de artmaya devam ettiğini görüyoruz. Özellikle enflasyonist ortamda birikimlerini korumak isteyen yatırımcı, belirsizliğin riskinden kaçınmak için dövize ve altına yönlenmeyi tercih ediyor. Bu da DTH'lerin artmasına neden oluyor.

ABD’NİN FAİZ KARARI DOLAR ENDEKSİNİN SEYRİ AÇISINDAN ÖNEMLİ

Merkez Bankası'ndan gelen zorunlu karşılık hamlesiyle, bankacılık sistemindeki likiditenin sıkılaştırılarak mevduat faizlerin yükseltilmesi hedefleniyor. Mevduat faizleri yüzde 53'ler bandına gelmiş durumda. Bu hafta özellikle Merkez Bankası'nın kararı önemli olacak. ABD’den gelecek faiz kararı da önümüzdeki dönemde dolar endeksinin seyri açısından önem taşıyacak. Perşembe günü Merkez Bankası'ndan yeni bir faiz artışına gidilmeyeceği yönünde beklentiler ağırlık kazanırken; alınacak bir faiz artırım kararı, Merkez Bankası'nın enflasyonla mücadeledeki kararlılığını ön plana çıkarabilir.”