TÜBİTAK SAGE Müdürü Okumuş, Türkiye’nin ithal ettiği silahlı kuvvetlerimizin mühimmat sistemlerinde ve alt bileşenlerde tamamen yerli çözümler geliştirme konusunda sorumluluk alıp, aldıkları sorumluluğu da başarıyla sonuçlandırdı" dedi

Savunma sanayiinde genel kamuoyunca görece az bilinen TÜBİTAK Savunma Sanayii Araştırma Geliştirme Enstitüsü (SAGE) kritik ürünler geliştirmede önemli roller üstleniyor.

Enstitü Müdürü Gürcan Okumuş, “Son dönemde biraz daha görünür olduk sanırım. Biz büyük bir Ar-Ge ofisi olarak Türkiye’nin ithal ettiği silahlı kuvvetlerimizin mühimmat sistemlerinde ve alt bileşenlerde tamamen yerli çözümler geliştirme konusunda sorumluluk alıp, aldığı sorumluluğu da başarıyla sonuçlandırmış bir kurum” dedi.

Gürcan Okumuş, çok az sayıda bulunan ses üstü hızlarda görev yapan ramjet teknolojili bir füzenin üzerinde çalıştıklarını, yakın zamanda sonuç alınabileceğini de açıkladı.

SİHA’LARDAN ATILABİLEN HAVA-HAVA FÜZESİ

SAGE, Türkiye’nin ilk seyir füzesi SOM’u geliştirdi ve ardından bugünlerde uçaktan atış testi devam eden, hava-hava füze sistemi GÖKTUĞ projesini son aşamaya getirdi. GÖKTUĞ projesinin iki füzesi görüş içi Bozdoğan ve görüş ötesi Gökdoğan’ın en geç 2022 içinde envantere girmesi bekleniyor.

Okumuş, F-16 için geliştirilen bu füzelerin, aday platformları arasında yerli uçaklar HÜRJET ve MMU’nun (Milli Muharip Uçak) da bulunduğunu vurgularken, bu füzelerin yeni geliştirilen SİHA’lardan da atılabileceği bir çalışma içinde bulunduklarını açıkladı.

Hava-hava füzelerinin çok ileri bir teknoloji içerdiğini, karadan da atılarak hava savunmanın bir katmanında görev yapabildiğini belirten Okumuş, “Bunun örnekleri var. Biz de GÖKTUĞ füzelerinin karadan atılan varyantları üzerinde çalışıyoruz. Katmanlı hava savunmanın bir aşamasında görev yapabilir” diye konuştu.

MALZEMEDEN, SİSTEME…

SAGE’nin 90’lı yıllara kadar güdüm kontrol dahil çeşitli yetenekler geliştirdiğini ve ardından uçak mühimmatı, mühimmat ve çeşitli sistemlere yoğunlaştığını belirten Okumuş, “Bizim ana odağımız mühimmat sistem projeleri ama tabi mühimmat sistemlerini çalışırken alt sistemler ve malzeme de çalışmanız gerekiyor.

Bundan belki 5 sene öncesinde daha çok sisteme odaklanıp hazır olmayan bileşenleri yurtdışından temin edebilme imkânları çok daha genişti ancak son yıllarda açıktan veya üstü kapalı ambargolar ile en basit bileşenleri malzemeleri almak dahi çok zorlaştı.

Ama bunu da şikâyet etmek için söylemiyoruz zira bu durumda çok fazla sayıda alt bileşeni Türkiye millileştirdi. Bu süreç çok yoğun bir şekilde çok çeşitli ürün ailesinde devam ediyor” dedi.

KRİTİK PROJELERDE GÖREVLER

Okumuş, küresel konumlama alıcısı KAŞİF, ataletsel ölçüm birimleri, gaz tankları, elektronik komponentler, HİSAR hava savunma ve ATMACA projelerinde harp başlığı, SİPER hava savunmada iş ortaklığı, ASELSAN ile birlikte delici başlıklı minyatür bomba ve bunun anti personel varyantının geliştirilmesi, füzelerden uçaklara çok çeşitli sistemlerde kullanılan “ısılpil”i yerli ve milli olarak üreterek bu alandaki dışa bağımlılığı tamamen önlediklerini söyledi.

Okumuş, “Enerjik malzeme, termobarik patlayıcıların yeni varyantları çalışılıyor. SAGE’nin kendisine çizdiği yol haritası savunma sanayinde yeni ve dışa bağımlı olduğumuz silah sistemleri ve teknolojileri Ar-Ge yoluyla ordumuza kazandırmak üzerine kuruludur. SAGE kritik mühimmat projelerini sistem bazında çalışırken bir yandan da bunları tamamlayan alt sistem, bileşen ve malzeme teknolojilerinde çalışmalar yapacak” diye konuştu.

VAR OLAN TEKNOLOJİLERİN ÖTESİNE GEÇMEK

TÜBİTAK SAGE Müdürü Gürcan Okumuş, ses üstü hızlarda 5 mach’a kadar olanların tanımlandığı süpersonik ve 5 mach ve üzerinin tanımlandığı hipersonik hızlarda mühimmatlar üzerinde çalıştıklarını açıkladı.

Uçaklardan atılan ya da karadan roketle hızlandırılarak çalışır hale gelebilen ramjet (süpersonik) ve scramjet (hipersonik) teknolojisinin kritik önemine değinen Gürcan Okumuş, “Bu noktada artık örnek alabileceğimiz, açık kaynaklardan ulaşabileceğimiz sistemler yok.

TÜBİTAK SAGE’nin içinde olduğu ramjet çalışmamız var, önemli yol aldık. Türkiye yakın zamanda ramjet itki sistemli füzelere sahip olabilecek. Bir sonrası scramjet dediğimiz 5 mah’ın üstü sistemler geliştirmek. Bu noktada da önemli çalışmalar yapılıyor.

Yurt dışında var olan sistemlerin yerli milli geliştirilmesi yanında, kendi konseptini de geliştirip ortaya koyup, kullanıp bunu dünyaya satan pazarlayan, örnek alınan bir ülke konumuna gelinebilir. İHA’larda gösterdiğimiz başarıyı, önümüzdeki yıllar içinde mühimmat sistemlerinde de ortaya koyabiliriz. Burada özellikle ramjet teknolojisini kritik görüyorum.” dedi.

SAGE MÜDÜRÜ GÜRCAN OKUMUŞ’TAN

- Ramjet ve scramjet geleceğin teknolojilerinden. Türkiye yakın zamanda ramjet (süpersonik) füze görebilir.

- GÖKTUĞ füzelerinin karadan atılarak hava savunmada kullanılabilmesi için çalışılıyor.

- AKINCI, AKSUNGUR gibi büyük İHA’larda tüm yerli ve milli mühimmatlarımızı kullanma imkanımız var. Kanatlı Güdüm Kiti, Sarb83 (sığınak delici), SOM, GÖKTUĞ füzeleri.

- F-16’lardan yerli mühimmatları atabiliyoruz, bu konuda çözüm geliştirildi

- TÜBİTAK SAGE olarak ses üstü rüzgar tüneli yatırımı yapıyoruz, ODTÜ ve TUSAŞ da yatırım yaptı/yapıyor, bitince bu alanda test altyapısı tamamlanacak.

- Esnek Dikey Atış Sistemlerinde belirli bir aşamaya geldik. Özellikle gaz sistemli “soft verticle launch” gemiler için güvenlik ve yer avantajı sağlıyor.