Ancak yine de özellikle Facebook ve Instagramın gençlerin ruh halini bozduğuna dair eleştiriler gelmeye devam ediyor.

Çalışmada Przybylski ve Vuorre, 168 ülkede 15 ila 89 yaşları arasındaki 2,4 milyon kişinin 2005 ve 2022 yılları arasındaki psikolojik refahlarına ilişkin verilerini inceledi. Yine de, artan internet kullanımının olumsuz ruh sağlığı etkileriyle ilişkili olduğunu gösteren çok az kanıt olduğunu tespit ettiler.

Her ne kadar bu süre zarfında ülkelerdeki olumlu ve olumsuz deneyimler ortalama olarak artmış olsa da sonuç belirtildiği gibi çıktı.

"ÇOK UĞRAŞTIK AMA BULAMADIK"

Przybylski basın açıklamasında şunları söyledi: "Teknoloji ve refahı birbirine bağlayan bir 'dumanı tüten silah' bulmak için çok uğraştık ama bulamadık."

Araştırmacılar ayrıca 2000-2019 yılları arasında 200 ülkede depresyon, anksiyete ve kendine zarar verme gibi ruh sağlığı bozukluklarının oranlarına ilişkin verileri, bu dönemde internetin benimsenme oranıyla karşılaştırarak analiz etti.

Araştırmacılar çalışmada, "Sonuçlarımız, internetin ve internet erişimli akıllı telefonlar gibi teknolojilerin küresel olarak refahı ya da ruh sağlığını aktif bir şekilde desteklediği ya da zarar verdiği görüşünü destekleyen kanıtlar sunmuyor" dedi.

Przybylski açıklamasında şunları ekledi: "Yaş veya cinsiyet açısından özel bir durum olup olmadığını titizlikle test ettik, ancak belirli grupların daha fazla risk altında olduğuna dair popüler fikirleri destekleyecek hiçbir kanıt yok."

Araştırmada, büyük teknoloji firmalarının daha kapsamlı bir araştırma yapmak için topladıkları veriler konusunda daha şeffaf olmaları gerektiği belirtiliyor.

"İnternet teknolojilerinin etkileri üzerine yapılan araştırmalar, en acil ihtiyaç duyulan verilerin teknoloji şirketleri ve çevrimiçi platformlar tarafından kapalı kapılar ardında toplanması ve tutulması nedeniyle durmuş durumdadır.

İnternet tabanlı teknolojilerin bireysel olarak benimsenmesi ve bu teknolojilere katılımla ilgili verilerin daha detaylı ve tüm paydaşlar tarafından daha şeffaf bir şekilde incelenmesi büyük önem taşımaktadır."

Bu bulgulara rağmen, sosyal medya şirketleri son yıllarda gençlerin ruh sağlığı sorunlarına katkıda bulundukları gerekçesiyle eleştirilere maruz kalmaktadır.

Wall Street Journal'ın 2021'de yayınladığı bir Facebook iç belgesine göre, "Genç kızların %32'si vücutları hakkında kötü hissettiklerinde Instagram'ın kendilerini daha kötü hissettirdiğini söyledi.

Instagram'daki karşılaştırmalar genç kadınların kendilerini nasıl gördüklerini ve tanımladıklarını değiştirebilir."

WSJ tarafından görüntülenen 2019 tarihli bir Facebook iç sunumu da şöyle diyordu: "Her üç genç kızdan biri için beden imajı sorunlarını daha da kötüleştiriyoruz."


Ekim ayında, aralarında California ve New York'un da bulunduğu 33 ABD eyaleti, platformlarının gençlerin ruh sağlığına zarar verdiği ve şirketin gençleri platformlarına bağlayan özellikler tasarladığı iddiasıyla Meta'ya dava açtı.