İsrail, Lübnan'ın başkenti Beyrut’ta bulunan Hamas ofisine insansız hava aracı ile saldırı gerçekleştirdi.

Saldırıda Hamas'ın iki numaralı ismi olarak bilinen ve İzzeddin Kassam Tugayları'nın kurucularından Salih El Aruri ve 6 Hamas üyesi hayatını kaybetti.

İsrail'in gerçekleştirdiği saldırıların zamanlaması ise birçok yönden dikkat çekiciydi.

Gazze'de soykırım devam ederken askeri olarak şiddetli bir direnişle karşılaşan İsrail, ateşkes görüşmelerine razı olmuştu.

Katar'ın ve Mısır'ın arabuluculuğuyla birlikte Hamas tarafı da şartlarını ortaya koymuş; önceliğini Gazze'de akan kanın durmasına ve işgalin son bulmasına vermişti.

Hamas Siyasi Büro Başkanı İsmail Heniyye, Lübnan saldırılarından kısa bir süre önce, ateşkese yönelik vizyona olumlu yanıt verdiklerini beyan etmişti.

Bu bağlamda Kahire'ye giden Hamas heyeti kritik görüşmeler gerçekleştiriyordu.

Hamas, İsrail'in gerçekleştirdiği saldırıyla beraber ateşkes müzakerelerini ve esir takası şartlarını görüşmelerini durdurma kararı aldı.

Başbakan Binyamin Netanyahu'nun ateşkes görüşmeleri sırasında Hamas'ı hedef almasının birçok sebebi olabileceği değerlendiriliyor.

AĞIR ELEŞTİRİLERE MAĞRUZ KALIYOR

İsrail Başbakanı Netanyahu, Ana Muhalefet Lideri Yair Lapid ve ülkedeki tüm savaş karşıtları tarafından ağır eleştirilere maruz kalıyor.

Netanyahu, analistlere göre, siyasi hayatı boyunca siyonist hedefler için çabalayan bir politikacı olduğu için bu duruma alışkın..

Ancak, Netanyahu'nun alışık olmadığı durumun aşırı sağ tarafından da eleştiri yağmuruna tutulması olduğu ifade ediliyor.

Ulusal Güvenlik Bakanı ve Yahudi Gücü partisi lideri Itamar Ben-Gvir, Netanyahu'nun Gazze'deki soykırım girişimini yeterli bulmuyor.

Aşırı sağcı lider, tavizkar politikalar sergilendiğini öne sürüyor ve bölgede daha sert eylemler gerçekleştirilmesi gerektiğini vurguluyor.

Ben Gvir'e son dönemde yine aşırı sağcı bir siyasetçi olan İsrail Maliye Bakanı Bezalel Smotrich de katılmış durumda.

Netanyahu'nun operasyonel anlamda başarısızlığı yüklediği öne sürülen Savunma Bakanı Yoav Gallant ile de arasının açık olduğu biliniyor.

Siyonist liderin ateşkes dönemine yaklaşıldığı değerlendirmeleri yapılırken Aruri suikastinin emrini vermesi bu yönden dikkat çekici bulunuyor.

Zira Netanyahu'nun aşırı sağcı yönetimde kaybettiği itibarını geri kazanmak zorunda olduğu değerlendirmeleri yapılıyor.

YEREL SEÇİMLER YAKLAŞIYOR

Netanyahu'nun siyasi anlamda karşılaştığı en büyük sorunlardan birinin de yaklaşan yerel seçimler olduğu ifade ediliyor.

Gazze'ye yönelik saldırıları destekleyen kitle bile Netanyahu’yu 7 Ekim sonrası süreci başarılı yürütmemekle suçluyor.

Dolayısıyla eylemciler sıklıkla başkent Tel Aviv'de toplanıyor ve Netanyahu'nun görevi bırakmasını talep ediyor.

Erken seçime gidilerek liderin değişmesini istiyor.

Siyasi anlamda Netanyahu'nun tamamen karşısında bulunan demokratlar ise, Netanyahu'nun olağanüstü hali uzatmak istediğini vurguluyor.

Dolayısıyla Netanyahu'nun savaşın sonlanmasından herhangi bir çıkarı olmayacağı değerlendirmeleri yapılıyor.

İsrail’in Gazze’ye saldırmasının ardından 31 Ekim’de yapılması gereken yerel seçimler, 30 Ocak’a ertelenmişti.

"Savaş nedeniyle" yapılmayan yerel seçimler, ikinci kez ertelenerek 27 Şubat'a bırakıldı.

İsrail siyaseti analizcileri bu durumun Netanyahu'ya biraz daha zaman kazandırdığını ve saldırgan politikalarına yenilerini ekleme fırsatını bulduğunu ifade ediyor.

İsrail Başsavcısı Avichai Mandelblit, 21 Kasım 2019'da Netanyahu hakkında üç ayrı yolsuzluk dosyasıyla ilgili işlemde bulunmuş;

Rüşvet, emanete ihanet ve kişisel amaçlar için görevi kötüye kullanma suçlamalarıyla dava açılmasını talep etmişti.

Görevdeyken yargılanan ilk İsrail Başbakanı olarak tarihe geçen Netanyahu'nun ilk duruşması 24 Mayıs 2020 tarihinde Kudüs Bölge Mahkemesi'nde görüldü.

Yolsuzluk soruşturması kapsamında, “Bezeq” isimli telekomünikasyon şirketinin bünyesinde yer alan “Walla News” adlı internet sitesinde, Netanyahu ailesinin lehine haberler yapılması karşılığında;

Şirkete 276 milyon dolar değerinde mali imtiyaz sağlamak suçlaması dikkati çekiyor.

Dolayısıyla Netanyahu'nun basını manipüle etmeye çalıştığı belirtiliyor.

Rüşvet ve görevi kötüye kullanma kapsamında ele alınan dosyada ise Hollywood bağlantısı bulunuyor.

Netanyahu'nun İsrailli Hollywood film yapımcısı Arnon Milchan ve Avustralyalı milyarder James Packer’dan hediye adı altında 283 bin dolar değerinde mücevher ve uçak bileti aldığı iddia ediliyor.

İddianamede söz konusu hediyelerin Netanyahu’ya siyasi fayda temini karşılığında verildiği yönünde yeterince delil olduğu belirtiliyor.

Netanyahu yargılama sonunda suçlu bulunması halinde 10 yıla varan hapis cezasına çarptırılabilir.

Dolayısıyla savaşın devamının halkın konsantrasyonunu korkuya yönelteceği ve dikkatin yolsuzluk davasından dağılacağı değerlendirmeleri yapılıyor.

 

KAYNAK: BARTU EKEN / KANAL7 DIŞ HABERLER SERVİSİ