Denizsalyangozları İstanbul Boğazı ve Karadeniz’i mesken tuttu. Ekonomik değerleri çok yüksek, toplamak da serbest olunca her gün onlarca tekne denizsalyangozu avı amacıyla İstanbul Boğazı’na açılıyor.

Yıllar evvel anavatanı Japon Denizi’nden gemilere tutunarak gelen denizsalyangozları, doğal düşmanları da olmadığı için İstanbul Boğazı ve Karadeniz’i mesken tuttu. Uzakdoğu’da besin olarak tüketiliyor kabuğu, kozmetik başta olmak üzere sanayide hammadde olarak kullanılıyor. Ekonomik değerleri çok yüksek, toplamak da serbest olunca her gün onlarca tekne denizsalyangozu avı amacıyla İstanbul Boğazı’na açılıyor.

Latince adı rapana thomasiana ama hepimiz onu çocukluğumuzdan, kulağımıza dayadığımızda deniz sesini duyduğumuz kabuk olarak hatırlıyoruz. Türkçe ismiyle denizsalyangozu, Uzakdoğu’da afrodizyak, kanser hastalığının çaresi ve gençlik iksiri olarak anılıyor. Uzakdoğu mutfağının en sevilen besinlerinde biri. Kabuğu kozmetik başta olmak üzere bir çok sektöre hammadde oluyor. Türkiye’de ise pek tüketilmiyor yalnız dünyanın dört bir yanına ihraç ediliyor.

Her gün onlarca tekne İstanbul Boğazı’nın serin sularında, denizsalyangozlarının yatak denilen konaklama bölgelerinde 20 milyon dolarlık ithalat pastasından pay almak amacıyla duruyor. Kompresöre bağlanmış birer hortumu ağızlarına takan balıkadamlar, elleriyle yakalayıp çuvallara dolduruyor. Raf ömrü derin dondurucuda 540 gün olan salyangozların alıcısı da hazır. Sahil Güvenlik ekipleri, teknelerdekilerin ne avladıklarını düzenli denetim yapıyor. Midye avlayanlara ceza kesiliyor, denizsalyangozu avcılığının ise cezası yok.

JAPON DENİZİ’NDEN

Ancak denizsalyangozunun ülkemizde pek de bilinmemesinin ilginç bir nedeni var. İstanbul Boğazı ve Karadeniz’i boylu boyunca kaplayan salyangozlar, sıcak denizlerden gelen balon balıkları gibi istilacı bir tür ve anavatanı Japon Denizi. Bilimsel makalelere göre, Türkiye karasularında ilk olarak 1953 senesinde belirlendiler. Balıklar gibi çok uzun mesafeler kat edemedikleri için, ticaret amacıyla İstanbul’u ziyaret eden gemilere yapışarak ya da denge tanklarındaki suların içersinde geldikleri tahmin ediliyor.

Balıkçılar çuvallara dolduruyor

İstanbul Üniversitesi Su Bilimleri Fakültesi öğretim üyesi Dr. Taner Yıldız, denizsalyangozlarının hikâyesini şu şekilde anlattı: “Normalde İstanbul Boğazı’nın doğal türlerinden değiller. Buraya geldiklerinde onları tehdit edecek düşmanları yoktu ve süratle çoğaldılar. İstanbul Boğazı’nın zeminini ve akıntıyla gittikleri Karadeniz’in nerdeyse tamamını kapladılar. Ekonomik değerleri çok yüksek. Balıkçılar suya girip çuvallara dolduruyorlar. Böyle avlanmanın popülasyon için bir zararı yok.

Buradaki tek sorun dalgıçlar herhangi bir teknik aygıt kullanmıyor. Kompresöre bağlı, pipo adı verdiği bir boruyla dalıyorlar. Vurgun yeme ihtimalleri var. Bu milyon dolarlık bir ekonomi. 1980’li yıllardan itibaren Japon Denizi’ndeki salyangoz sayısı iyice azalınca bir incelemeye girmişler. Nerede bulunur diye arar iken Marmara ve Karadeniz’i keşfetmişler. Alıcısı da Uzakdoğu’dan geliyor.”