Prof. Dr. Nevzat Tarhan'ın açıklamaları:

Meslektaşımız "başörtülü psikolog olamaz" ifadesini cesaretle söyledi. Meslektaş olarak görüyor muyum? Bir insanı ele alırken artıları ve eksileriyle ele almak gerekiyor. Sadece bu ifadeyle ele almak da bir önyargıdır. Farklı düşünebiliriz, farklı düşündüğümüz birçok meslektaşımız var. Sonuçta aynı amaç için birlikte çalışıyoruz bu çok doğal bir durumdur.Birisi bir diğerine "değişip gel" diyorsa o kimse totaliterdir. Türkiye'de herkes aynı düşünecek demek totaliterliktir. Bu, tek tip insan ideolojisidir. Bu ifadeden sonra Psikiyatri Dernekleri, Psikoloji Dernekleri mesleki önyargı nedeniyle Üstün Dökmen'e uyarı vermesi lazımdı. Bu ifade ile toplumun bir kesiminin düşmanlaştırıyorsunuz, bir kesimini kategrize ediyorsunuz, danışanları ikiye ayırıyorsunuz. Makbul vatandaş mantığının aynısı. Şuanda benim endişem bu konu politize olursa yeni bir 28 Şubat tartışmaları gibi tartışma yaşanır.

'BUNUN ADI MESLEKİ NARSİZMDİR'

Bunun adı mesleki narsizmdir. Kendisini danışanından üstün görmektir.

Bu arkadaşımız kendini aşamamış. Bence bunun adı mesleki narsizimdir. Kendini ve mesleğini danışanlarından üstün görmesi, bunu katı bir inanç olarak savunması, herkesin uymasını istemesi narsizmdir. Bu kişiler empati yapamaz. Bir psikoloğun kendi önyargılarını askıya alması gerekiyor. Bir konuda objektifim demeli. Kişiyi başörtülü başörtüsüz diye ayırmak onu kategorilendirmektir. Tıpkı ırkçılık gibi.

28 ŞUBAT DÖNEMİ

"O dönemden 14 general şu an hükümlü. Ben, bu gibi kişilere hakkımı helal edemem."

O dönemden 14 general şu an hükümlü. Silahlı Kuvvetler'e küskün değilim. Ben, bu gibi kişilere hakkımı helal edemem. Sürgün yaşadım. 2 sene kadar her arabaya binişimde altında bomba vardır diye kontrol ettim. 28 Şubat sonrası emekli olanlar ile Adaleti Savunanlar Derneği'ni kurduk. Bu dernekte insan hakları mücadelesi verdik. 2011 yılında Anayasa'nın 25. maddesi, en antidemokratik ve hukuka kapalı olan yargısız infaz yani askeri yargı yasasının değişmesine mücadelemiz vesile oldu. Arkadaşlar haklarını kısmen aldılar.

"Küresel bir İslamofobi var. İslamofobi, küresel psikolojik savaşta yetiştirilmiş bir fikirdir. Kendiliğinden çıkmadı. Bu, bilerek oluşturuldu. Birileri Müslüman kültürle Hristiyan kültür savaşsın istiyor."

Şuanda Türkiye'de yaşanan bir "Yerli İslamofobi" vakası. Aslında Küresel İslamofobi var.İslamofobi, küresel psikolojik savaşta yetiştirilmiş bir fikirdir. Kendiliğinden çıkmadı. Bu, bilerek oluşturuldu. Birileri Müslüman kültürle Hristiyan kültür savaşsın istiyor.

'BİR DARBE HAZIRLIĞIYDI'

1993 yılında doçent olanlara bir sene içinde kıdem verilirdi. Bana gelmedi bir türlü. Genelkurmay'da bir komite varmış ve onaylamamış. Ben mahkemeye verdim ve albaylığa bu şekilde terfi ettim. 28 Şubat, Batı Çalışma Grubu'nun bir darbe hazırlığıydı. Bir darbe yaparsak kimler karşı çıkabilir diyerek risk gördükleri herkesi tasfiye ettiler. 35 hocanın tayini çıktı. Pazarcılık yapan astsubay arkadaşlarım vardı.

'BİR SOSYAL ŞİZOFRENİ VAKASIYDI'

Davaları kazanınca bunun haksız olduğuna inandılar. O zaman doçentliğim dolmuştu. 100. Yıl Üniversitesi'nde yardımcı iki doçent arkadaşım vardı bize gelir misin dediler. Dosyamı hazırlayıp gönderdim. 1995 yılında tayinim çıkınca bunun üzerine tanklar yürüyecek dedim. 1997 yılında yürüdü. Böyle bir durumda tek başıma mücadele etmemin bir anlamı yok diyerek emeklilik dilekçemi verdim. Bana telefon ettiler seni profesör yaptık gel dediler. Belli aralıklarla gidip gelerek üç seneyi geçirdim. 28 Şubat, bir sosyal şizofreni vakasıydı. Şizofreni kişinin beyninin bir kısmının konuşmaması demektir. Mantığın ve duyguların çatışmasıdır.