Ancak, yaşadığı deneyimler onu farklı bir rotaya yönlendirdi: Psikoloji. Biz de Burcu Uzun ile gerçekleştirdiğimiz bu özel röportajda, medya dünyasından psikoloji alanına geçiş sürecini ve gelecek planlarını konuştuk. Kendisi hem medyada edindiği deneyimleri hem de psikoloji eğitimiyle kazandığı bakış açısını bizimle paylaştı. Onun hikayesi, bir insanın hayatında her zaman yeni başlangıçlar ve keşiflerin mümkün olduğunu gösteriyor. Deneyimleri, tutkularını takip etmenin ve hayatını istediği yönde şekillendirmenin ne kadar önemli olduğunu vurguluyor. Şimdi, isterseniz Uzun'nun kendi ağzından hemcinslerimiz için ilham verici hikâyeye geçelim.

Sevgili Burcu Hanım, sizinle medya sektöründen psikoloji alanına geçiş hikayenizi konuşmak için buradayız. Öncelikle, medya sektöründe geçirdiğiniz yıllardan kısaca bahseder misiniz?

Uzun yıllar medya sektöründe çalıştım. Liseyi bitirdikten hemen sonra, Türkiye genelinde düzenlenen bir yarışmaya katıldım ve kazandım. Bu yarışmayı kazandıktan sonra belirli eğitimler alarak televizyon dünyasına adım attım. Sonrasında sunuculuk yapmaya başladım ve hem ulusal hem de uluslararası kanallarda sağlık programları sundum. Bu süreçte çeşitli ödüller de kazandım.

Ne tür ödüller aldınız?

En İyi Sağlık Programı Ödülü'nü kazandım. Ardından, Magazin Derneği Gazetecilerinden En İyi Magazin Ödülü'nü aldım.

Medya alanından psikoloji alanına geçiş yapmaya nasıl karar verdiniz?

Hedefim aslında Hukuk Fakültesi'ni okumaktı. Ancak, Hukuk Fakültesi'ni kazanamayınca Adalet okumaya başladım. Adalet eğitimi alırken, toplumu iyi tanımanın ve insanları anlamanın önemli olduğunu fark ettim. Sadece yasaları veya kanunları bilmekle toplumu anlamanın mümkün olmadığını düşündüm. Bu nedenle, sosyoloji eğitimine yöneldim. Ancak, sosyoloji de bana yeterli gelmediğini hissettim. Hukuk bireysel sorunlar açısından önemli olsa da toplumu anlamak için bireyi anlamanın da gerekliliğini gördüm. Bu nedenle, psikoloji eğitimi almaya karar verdim. Dediğim gibi, eğer hukuk okumak istiyorsam, bireysel olarak da insanları anlamaya yönelmeliydim.

Sosyoloji eğitiminin psikoloji alanına geçişinizde nasıl bir rol oynadığını düşünüyorsunuz?

İstanbul Üniversitesi Sosyoloji Bölümü'nden mezun oldum. Sosyoloji eğitimi, toplumsal dinamikleri ve ilişkileri anlamama büyük ölçüde katkı sağladı. Ancak, psikolojiye geçişimde sosyoloji eğitiminin yeterli olmadığını fark ettim. Psikoloji, bireylerin iç dünyasını ve davranışlarını anlamamı sağlayarak toplumu daha derinlemesine anlamama yardımcı oldu. Bu yüzden sosyoloji eğitiminin yanı sıra psikoloji eğitimi almaya karar verdim.

Psikoloji alanında lisans eğitimini tamamladınız ve şu anda iki yüksek lisans programına devam ediyorsunuz. Klinik psikoloji yüksek lisansını Gedik Üniversitesi'nde ve Genel psikoloji yüksek lisansını da Topkapı Üniversitesi'nde yapıyorsunuz. Bu karar sürecinde ne gibi düşünceleriniz oldu?

Bu kararı verirken, psikolojiye olan ilgim ve meslek olarak bu alanda ilerlemek isteğim büyük etkenlerdi. Psikolojinin, insan davranışları ve zihinsel süreçlerle ilgilenmesi, benim için daha elle tutulur ve somut bir alandı. Ayrıca, sevgili hocamız Prof. Dr. Esin Cantez'in bana verdiği destek de bu kararı almamda etkili oldu. Kendisi, psikoloji bölümündeki lisans eğitimim sürecinde bana çok yardımcı oldu ve bu alanda ilerlememde büyük rol oynadı.

Anladım, psikolojiye olan ilginiz ve hedefleriniz doğrultusunda bu kararı aldığınızı söylediniz. Bu süreçteki deneyimleriniz nasıl geçiyor?

İkinci sınıftan itibaren psikoloji alanını sevmeye başladım ve bu alanda ilerlemeyi düşündüm. Şimdi, yüksek lisans programlarında bulunmak ve bu alanda daha fazla bilgi edinmek benim için gerçekten heyecan verici bir deneyim. Hem teorik hem de pratik olarak bilgilerimi artırarak, psikoloji alanında kariyer yapmaya hazırlanıyorum. Bu süreçte aldığım eğitimler ve yaşadığım deneyimler, benim için çok değerli ve önemli birer adım niteliğinde.

Makro açıdan baktığımızda, toplumu ya da sosyolojik olguları anlayabilmek için önce bireyin kendisini gözlemleyip, yani psikolojiyi de bilmesi ve temellendirmesi gerektiğini ifade ettiniz. Bu konuda daha fazla ne düşünüyorsunuz?

Evet, kesinlikle. Toplumu anlamak için öncelikle bireyin kendisini ve içsel süreçlerini anlaması gerektiğini düşünüyorum. Bu nedenle, psikoloji bilgisi toplumun yapısını ve dinamiklerini anlamada da temel bir rol oynar. Ben de bu düşünceyle, hem psikoloji alanında lisans ve yüksek lisans eğitimi alarak, hem de sosyoloji alanında bilgi edinerek, toplumu daha kapsamlı bir şekilde anlamaya çalışıyorum. İlerleyen süreçte, bu bilgi birikimini klinik ve uzman psikolog olarak danışanlarla çalışarak pratiğe dönüştürmeyi hedefliyorum.

Ayrıca, hukuk fakültesi düşüncenizin hala aklınızda olduğunu belirttiniz. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?

Haklısınız, hukuk fakültesi düşüncesi hala aklımda yer alıyor. Bazı örnek aldığım hocalarımın hem psikolog hem de hukukçu olmaları, benim de düşünmeme neden oluyor. Ancak, şu an için psikoloji alanı beni tatmin ediyor ve ilgi duyduğum bir alandır. İlerleyen zamanda hukuk fakültesi düşüncesini gerçekleştirip gerçekleştirmeyeceğim konusunda kesin bir şey söyleyemem, ancak bu seçenek hala zihnimde bulunuyor.

Toplum mühendisliği kavramından bahsettiniz. Bu kavramın günümüzde ne gibi etkileri olduğunu düşünüyorsunuz?

Evet, toplum mühendisliği kavramı, toplumu istenen yönde şekillendirmek amacıyla kullanılan bir kavramdır. Günümüzde, özellikle sosyal medya aracılığıyla birçok alanda toplum mühendisliği yapılmaktadır. Hem gençlerimiz hem yetişkinlerimiz hem de çocuklarımız, sosyal medyanın etkisiyle toplumun şirazesinden çıkması ve yozlaşması gibi olumsuz etkilere maruz kalabilmektedir. Bu durum, insanları istenilen şekilde yönlendirmek ve toplumu olumlu yönde şekillendirmek adına dikkat edilmesi gereken önemli bir konudur.

Hem medyacı yönünüzle hem sosyolog hem de psikolog olarak sosyal medyayı gözlemlediğinizi ifade ettiniz. Bu bağlamda yapmak istediğiniz çalışmalar var mı?

Evet, sosyal medyayı hem bireysel olarak gözlemliyor hem de profesyonel açıdan takip ediyorum. Toplumun dijital platformlardaki davranışlarını ve etkileşimlerini anlamak, benim için önemli bir araştırma alanıdır. Ancak, bu alanda çalışmalar yapabilmek için kurumsal destek ve olanaklar gerekmektedir. Ne yazık ki, devlet ve kurumlar genellikle bu tür araştırmalara yeterli desteği sağlamamaktadır. Bu nedenle, genellikle bireysel çabalarla ve belirli hastalıklar temelinde yapılan çalışmalarla yetinmek zorunda kalıyoruz. Ancak, bu durumda da toplumun mağduriyetleri ve yanlış yönlendirmelere karşı bilinçlendirme ve koruma sağlama amacıyla çalışmalar yürütmek önemlidir.

Özellikle normların ve geleneklerin dönüştürülerek normalleştirildiği durumlar hakkında neler düşünüyorsunuz?

Evet, bu konu oldukça önemli. Medya aracılığıyla iletilen mesajlar ve gösterilen davranışlar, toplumda belirli normların ve geleneklerin nasıl algılandığını etkileyebilir. Özellikle kadın programlarında görülen anormal davranışların normalleştirilmesi, genç nesillerin yanlış algılamalarına ve yanlış davranışlara yol açabilir. Bu nedenle, medya içeriklerinin dikkatle seçilmesi ve izleyiciye doğru mesajların iletilmesi önemlidir. Her olayın her anormal davranışın ekranda gösterilmemesi gerektiğini düşünüyorum.

Televizyon programlarında psikologlar genellikle sunucu kimliğiyle mi yoksa psikolog kimliğiyle mi çıkmalılar?

Psikologlar televizyon programlarında çıkarken hangi kimlikleriyle görünmeleri gerektiği önemli bir konudur. Sunucu olarak çıkan psikologlar özgürce konuşabilirler, ancak psikolog kimliğiyle çıktıklarında belirli bir çizgiyi korumaları ve etik kurallara uygun davranmaları önemlidir. Bazı dış ülkelerde, canlı yayınlarda stüdyo içindeki insanlarla etkileşim sağlanarak onların sorularına cevap verilir. Bu şekilde, tam bir terapi ortamı oluşturulmaz, ancak ruhbilimsel bir eğitim gibi bilgilendirme ve danışmanlık sağlanır.

Psikologlukta uzmanlaşmanın önemi nedir? Ticari kaygılar hakkında ne düşünüyorsunuz?

Psikologlukta uzmanlaşma, bireysel alanlarda derinlemesine bilgi ve beceri kazanmayı sağlar ve danışanlara daha etkili bir şekilde yardımcı olma imkânı verir. Ancak, bazı psikologlar ticari kaygılarla da karşı karşıya kalabilirler. Her psikoloğun ticari kaygıları olabilir, ancak bu kaygıların mesleki etiğe ve danışanların ihtiyaçlarına zarar vermemesi önemlidir.

Bir psikoloğun kendi ekonomik ve psikolojik sağlığını sağlaması için ne düşünüyorsun?

Her psikoloğun öncelikle kendi terapi sürecinden geçmesi önemlidir. Kendi psikolojik sağlığını koruyarak, mesleki performansını artırabilir ve danışanlarına daha etkili bir şekilde yardımcı olabilir.

İlerideki hedefleriniz nelerdir?

Doktora yapmayı planlıyorum ve akademik alanda projeler üzerinde çalışmak istiyorum. Amacım, insanlığa faydalı olabilecek araştırmalar yapmaktır.

Ülkemizde psikologlara olan ihtiyacı nasıl değerlendiriyorsunuz?

Ülkemizde psikologlara olan ihtiyaç oldukça fazla. Ancak eğitim kalitesinin düşürülmemesi ve dünya standartlarında psikoloji eğitiminin verilmesi önemlidir. Ayrıca, ilk ve orta dereceli okullardaki rehber öğretmenlerin öğrencilere yeterli destek sağlaması gerekmektedir. Her okulda en az birkaç psikolog ve rehber öğretmenin bulunması önemlidir.

Kendi eğitimleriniz ve deneyimleriniz doğrultusunda hangi alanlarda çalışmayı düşünüyorsunuz?

Yüksek lisansımı tamamladıktan sonra danışmanlık yapacağım. Uzman Klinik Psikolog olarak, çocuklarla ve yetişkinlerle birlikte çalışarak bütüncül bir yaklaşım benimseyeceğim. Aldığım eğitimler, her bireyin farklı ihtiyaçlara sahip olduğunu ve her birinin benzersiz olduğunu kabul etmem gerektiğini vurguluyor. Bu nedenle, danışanlarımın kendilerini ifade etmelerine, duygusal iyiliklerini artırmalarına ve yaşamlarında olumlu değişiklikler yapmalarına yardımcı olmak için çeşitli terapötik yaklaşımları kullanmayı planlıyorum.

Örnek verebilir misiniz?

Çocuklarla çalışırken, oyun terapisi gibi yöntemler kullanarak duygusal ifadelerini teşvik edeceğim. Çocuklar doğal olarak oyun yoluyla duygularını ifade ederler ve bu nedenle terapi sürecinde onların oyunlarına katılarak, duygusal dünyalarını anlamalarına yardımcı olacağım. Ayrıca, aile terapisi ve ebeveyn rehberliği gibi yaklaşımlarla aile dinamiklerini ele alarak, çocukların sağlıklı bir şekilde gelişmelerini destekleyeceğim. Yetişkinlerle çalışırken, bireylerin geçmiş deneyimleri, ilişkileri ve kişisel güçlükleri üzerinde durarak bireysel terapi seanslarına odaklanacağım. Bilişsel davranışçı terapi, duygusal odaklı terapi veya kabul ve kararlılık terapisi gibi yöntemleri kullanarak, danışanların duygusal refahlarını ve kişisel gelişimlerini destekleyeceğim. Bütüncül bir yaklaşım benimsemek, danışanların sadece semptomlarını ele almaktan ziyade, bütünsel iyileşmelerine odaklanmayı gerektirir. Bu nedenle, fiziksel, duygusal, zihinsel ve sosyal iyiliklerini desteklemek için kapsamlı bir tedavi planı oluşturacağım. Her danışanın benzersiz ihtiyaçlarını ve hedeflerini dikkate alarak, onların potansiyellerini keşfetmelerine ve yaşamlarında pozitif değişiklikler yapmalarına yardımcı olacağım.

Psikolog Burcu Uzun'a, uzmanlığında başarılar diliyorum. Yolculuğunuzda her bir danışanınıza dokunarak, onların hayatlarında kalıcı ve olumlu değişimler yaratmanız dileğiyle.