Deprem gerçeği kendini unutturmuyor. Marmara, Doğu Anadolu, Ege derken İç Anadolu Bölgesi’nde de depremler kaydedilmeye başladı. Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı'ndan (AFAD) alınan bilgiye göre saat 02.28’te Kayseri’nin Sarıoğlan ilçesinde 4,9 büyüklüğünde deprem yaşandı. Çevre illerden de hissedilen sarsıntı büyük endişe yarattı.

Bölgede geçtiğimiz kasımda, Konya Meram’da 5,1; Eylül 2020’de Niğde’de yine 5,1 büyüklüğünde iki deprem meydana gelmişti. Bu iki sarsıntının ardından kaydedilen son deprem, “İç Anadolu Bölgesi’nde daha büyük bir deprem riski olabilir mi?” sorusunu beraberinde getirdi.

İÇ ANADOLU DEPREM AÇISINDAN RİSKLİ

Yıldız Teknik Üniversitesi İnşaat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Şükrü Ersoy, Kayseri depremini TRT Haber’e değerlendirdi.

Depremin Kayseri’den geçen kuzeydoğu-güneybatı hatlı bir fay zonunun üzerinde meydana geldiğini ifade eden Prof. Dr. Ersoy, “İç Anadolu’nun da depremler açısından riskli olduğunu bu depremle görüyoruz. Daha önce Niğde’de, Konya’da, benzer örneklerde bunu görmüştük. Ama bu depremin olduğu fay zonu daha büyük depremler de oluşturabilir. Bu 5’le sınırlı bir yer değil; 6’nın üzerine çıkan, hatta 7’ye varan depremler de oluşturabilir. Bu anlamda gözlenmesi, izlenmesi gereken yerlerden bir tanesidir” diyor.

Bölgede yer alan Erciyes Volkanı’na dikkat çeken Prof. Dr. Ersoy, sözlerini şöyle sürdürüyor:

“Kayseri’de meydana gelen deprem, Erciyes Volkanı’ndan itibaren kuzeye, Sivas’a doğru giden bir fay zonu üzerinde meydana geldi. Sık deprem gördüğümüz yerlerden bir tanesi değil. Fakat burada pek çok fay zonu var. Bu fay zonlarının üzerinde de depremini bekleyen süreçler var, bu açıdan önemli.

TÜRKİYE JEOLOJİK AÇIDAN DİNAMİK BİR ÜLKE!

“Depremin sadece Marmara’da ve Ege’de değil, İç Anadolu’da da meydana gelebildiğini bu örneklerle görüyoruz” diyen Prof. Dr. Ersoy, Türkiye’nin deprem gerçeğine dikkat çekiyor:

“Türkiye jeolojik açıdan dinamik bir ülke, çok haraketli bir yer. Türkiye’nin yüzde 100’ünü deprem bölgesi olarak ifade etmek yanlış olmaz. Dolayısıyla kentsel dönüşüm ya da buna ilişkin bütün hazırlıklarda Türkiye’nin yüzde 100’ünün deprem bölgesi olduğunu unutmamak gerekiyor.”