Ocak’ta geçirdiği karın ameliyatı sonrasında halkın karşısına çıkmadığı süreçte, hakkında hem haklı sorular hem de çılgın iddialar ortaya atıldı.

Kensington Sarayı’ndan yapılan açıklamada, Galler Prensesi'nin nekahet sürecinde olduğu ve Nisan’dan itibaren görevlerinin başına döneceği aktarıldı.

Geleneksel medya bir yandan bu sosyal medya çılgınlığına katılırken diğer yandan da ortadaki bilgi boşluğunu doldurdu.

Fakat bu süreç, daha önce incelediğim örneklerde olduğu gibi, hakkında komplo teorileri üretilen kişilere ciddi zarar verebiliyor.

Kişinin aile ve arkadaşlarını üzmekle kalmayıp kamuoyunun güvenini de zedeleyebiliyor.

Kate’in İngiltere’deki Anneler Günü için çocuklarıyla birlikte paylaştığı fotoğrafın üzerinde oynandığının anlaşılması da mevcut sosyal medya tartışmalarını alevlendirmişti.

Prenses daha sonra özür diledi ve fotoğrafın üzerinde oynayan kişinin kendisi olduğunu açıkladı.

Bu Anneler Günü fotoğrafı, üzerinde oynandığının anlaşılmasının ardından ajanslar tarafından geri çekildi

Kate’in alışveriş yaparken çekilmiş yeni görüntülerinin üzerinde oynanmış olduğuna dair hiçbir kanıt olmasa da hem komplo teorilerine hem de hicivli paylaşımlara yol açtı.

Sosyal medyada türeyen dublör teorisi yalnızca TikTok’ta karşıma çıkmadı, X hesabımda da bana gösterildi.

İki sitenin de algoritması, insanlara görmek isteyebilecekleri şeyleri göstermek üzerine kurulu.

Gün içinde bu komplo teorisini savunan onlarca video Sana Özel akışında karşıma çıkarıldı.

24 saatten daha kısa bir sürede dublör teorisi X’te 12 milyon, TikTok’ta da 11 milyon kere görüntülendi.

Peki bu yanlış iddiaları hangi kullanıcılar yayıyordu?

X’teki hesapların çoğu ABD merkezliydi ve neredeyse saat başı Galler Prensesi hakkında paylaşım yapıyorlardı.

Bazılarının mavi tiki de vardı.

Eskiden mavi tikler kimliği doğrulanmış hesaplara verilirken şimdi içeriklerini sosyal medyada yaymak isteyen kişiler tarafından satın alınabilen bir özelliğe dönüştü.

Prensesin yüzüne yakınlaşan ve bunları dublörüyle kıyaslayan videolar paylaşan onlarca TikTok kullanıcısına mesaj attım.

Onlardan biri de videosu 2,9 milyon kez izlenen ve ABD’de yaşayan Esmerelda adlı bir kullanıcıydı.

Bana daha önce İngiliz Kraliyet Ailesi hakkında paylaşım yapmadığını fakat “kamuoyunun endişelenmesi nedeniyle” paylaşım yapmaya başladığını söyledi:

“Genelde insanların paylaştığı iddiaları ve ortada konuşulanları derliyorum – o teoriye katılsam da katılmasam da paylaşıyorum.

“Bir teorinin yanlış olduğu ortaya çıkarsa da bir video daha yapıp ‘Hey, bu teori yalanlandı ve işte bu da nedeni’ demekten de gocunmuyorum.”

Almanya’dan aynı teoriyi paylaşan bir TikTok kullanıcısı da kendisini “suçlu hissetmediğini” anlattı:

“Bence en iyi şey ifade özgürlüğüdür ve bunun da sosyal medyada olmasına izin verilmelidir.”

Basın kuruluşları da internetteki temelsiz komplo teorilerine yer vermek ve onları paylaşmakla suçlandı.

Fakat bu tür içeriklerin en radikal olduğu ve milyonlarca kişiye ulaştığı yer geleneksel medya değil sosyal medya.

İddialarını destekleyecek hiçbir kanıt olmasa da, bu amatör dedektiflerin paylaştığı videolar milyonlarca kere izleniyor ve yeni takipçiler kazanmalarını da sağlıyor.

TikTok’un kullanım yönergesine göre siteye “niyeti ne olursa olsun, bireylere veya topluma önemli ölçüde zarar verebilecek yanıltıcı veya yanlış içeriklere” izin verilmiyor.

Şirket daha önce yaptığı bir açıklamada da hiçbir kanıt sunmadan Kraliyet Ailesi veya diğer güçlü grupların, kötücül planların bir parçası olduğunu öne süren komplo teorisi videolarının yayılımını azaltmakta olduklarını belirtmişti.

KAYNAK: Marianna Spring - BBC