Yozgat'ın Aydıncık ilçesinde toplu açılış töreninde konuşan Bozdağ, AK Parti iktidarları döneminde yapılan çalışmaları anlattı.

Gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulunan Bozdağ, şarkıcı Gülşen Bayraktar Çolakoğlu'nun konserinde "İmam hatipten mezun olmuş sapıklığı oradan geliyor" ifadesini kullandığını belirterek, "Ne demek? 'İmam hatipler sapıklığı öğretiyor. Oradan çıkanlar da sapıklığı oradan öğreniyor'. Bu bütün imam hatip okullarına, imam hatip liselerinin öğrencilerine, oradaki öğretmenlere, yöneticilere, onların velilerine karşı büyük bir saygısızlık, büyük bir ayrımcılık, büyük bir nefret, büyük bir hakarettir." diye konuştu.

Bozdağ, Türkiye'de şu anda 1 milyon 300 bin civarında imam hatipte okuyan öğrenci bulunduğunu dile getirerek, "Mezunlarıyla onların yakın çevresiyle değerlendirdiğiniz zaman milyonlarca vatandaşımıza karşı çok büyük bir saygısızlığı, büyük bir hadsizliği içerir bu cümle, ama bakın Ana Muhalefet Partisi'nin Genel Başkanı, bu 6'lı masanın etrafında toplananlardan kaç gündür, bu milletin milyonlarca insanına karşı hakaret, saygısızlık, ayrımcılık, nefret, kin kusan bu sözler karşısında tek bir cümle doğru dürüst duydunuz mu?" ifadesini kullandı.

Tutuklamanın eleştirildiğine değinen Bozdağ, "Eleştirin, o hakim kararıdır, eleştirilebilir ama öte yandan onu eleştirirken bile deyin ki 'bunun yaptığı da yenilir yutulur bir şey değildir. Bu milletin evlatlarına böylesi bir saygısızlığı, ayrımcılığı, nefreti, kini diline dolayıp konuşamaz'. Bir de bunu deyin. İmam hatip okulları da bu ülkenin diğer okulları gibi devletin okullarıdır, saygın okullardır. Burada okuyan öğrenciler, mezunlar da diğer okullarda okuyan öğrenciler ve mezunlar gibi bu milletin kıymetli evlatlarıdır. Hepimizin derdi bütün okullarımızın ve bu okullarda okuyan öğrencilerimizin başarıdan başarıya koşmasıdır. Okullar arasında, okulların mezun ve öğrencileri arasında ayrımcılık yapmak bu millete, bu devlete yapılmış en büyük kötülüklerden birisidir." değerlendirmesinde bulundu.

BOZDAĞ: HİÇ KİMSE HAKİM VE SAVCILARA TAVSİYE VE TELKİNDE BULUNAMAZ, EMİR VE TALİMAT VEREMEZ

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, kimsenin yargı mensuplarına müdahale edemeyeceğini, emir ve talimat veremeyeceğini vurgulayarak, "Yargıya müdahaleyi Sayın Kılıçdaroğlu yapıyor. 'Adalete ihanet etmeyin, derhal serbest bırakın' diye, yargıya emir, talimat veriyor. Hiç kimse yargı yetkisinin kullanılmasına ilişkin hakim ve savcılara tavsiye ve telkinde bulunamaz. Emir ve talimat veremez. Hakim ve savcıları hedef olarak gösteremez. Hepsini yapıyorlar" dedi.

Bakan Bozdağ, Yozgat'ın Aydıncık ilçesinde gerçekleştirilen toplu açılış töreninde Malazgirt Zaferi'nin 951. yılını tebrik ederek, şehitleri rahmetle andı. Son 20 yılda sağlıktan eğitime, ulaşımdan güvenliğe birçok alanda yapılan yenilikleri anlatan Bakan Bozdağ, Türkiye'de yaratılmak istenen ayrımcılığa asla izin veremeyeceklerini söyledi

Bakan Bozdağ'ın konuşmasından bazı bölümler şu şekilde:

BÜYÜK BİR SAYGISIZLIK, AYRIMCILIK, NEFRET, HAKARETTİR

Geçenlerde imam hatip liselerinden mezun olan gençlerle ilgili ve imam hatiplerle ilgili çok çirkin sözler sarf edildi. 'İmam hatipten mezun olmuş sapıklığı oradan geliyor' ifadesini kullananlar çıktı. Ne demek imam hatipler sapıklığı öğretiyor oradan çıkanlar da sapıklığı oradan öğreniyor. Bu bütün imam hatip okullarına, imam hatip liselerinin öğrencilerine, oradaki öğretmenlere, yöneticilere, onların velilerine karşı büyük bir saygısızlık büyük bir ayrımcılık büyük, bir nefret büyük bir hakarettir. Türkiye'de şu anda 1 milyon 300 bin civarında imam hatipte okuyan öğrencimiz var. Mezunlarıyla beraber onların anneleri, babaları, büyükanneleri, büyükbabaları, çocukları torunlarıyla beraber diğer yakın çevresiyle beraber değerlendirdiğiniz zaman milyonlarca vatandaşımıza karşı çok büyük bir saygısızlığı, büyük bir hadsizliği içerir bu cümle.

AYRIMCILIK YAPMAK, BU MİLLETE, BU DEVLETE YAPILMIŞ EN BÜYÜK KÖTÜLÜKLERDEN BİRİSİDİR

Ama bakın Ana Muhalefet Partisinin Genel Başkanı bu 6'lı masanın etrafında toplananlar kaç gündür bu milletin milyonlarca insanına karşı karşı hakaret, saygısızlık, ayrımcılık, nefret, kin tutan bu sözler karşısında tek bir tane cümle doğru dürüst duydunuz mu? Ya biri de çıkın deyin, tutuklamayı eleştiriyorsunuz, eleştirin, o hakim kararıdır, eleştirilebilir ama öte yandan onu eleştirirken bile deyin ki bunun yaptığı da yenilir yutulur bir şey değildir. Bu milletin evlatlarına böylesi bir saygısızlığı, ayrımcılığı, nefreti kini diline dolayıp konuşamaz. Bir de bunu deyin. İmam hatip okulları da bu ülkenin diğer okulları gibi devletin okullarıdır, saygın okullardır. Burada okuyan öğrenciler mezunlar da diğer okullarda okuyan öğrenciler ve mezunlar gibi bu milletin kıymetli evlatlarıdır. Hepimizin derdi bütün okullarımızın ve bu okullarda okuyan öğrencilerimizin başarıdan başarıya koşmasıdır. Bunların arasında okullar arasında, okulların mezun ve öğrencileri arasında ayrımcılık yapmak, bu millete, bu devlete yapılmış en büyük kötülüklerden birisidir. Sayın Kılıçdaroğlu helalleşmeden bahsediyor. Bu ayrımcılığı bu kini bu nefreti kusanlara iftirayı atanlara tek cümle söylediğini Sayın Kılıçdaroğlu'nun bugüne kadar duydunuz mu? Ben duymadım, duyan varsa "yanlışsın, falan yerde söyledi" deyin.

HAKİMLERE TEHDİT EDEN, TALİMAT VEREN BUYURMACI TAVIR ORTAYA KOYDU

Ama hakimleri tehdit eden ve hakimlere talimat verip derhal serbest bırakın diyen bir üstten buyurmacı tavır ortaya koydu. Benim anladığım 'helalleşme' diye çıktığı bu yolda Sayın Kılıçdaroğlu'nun helalleşmeden anladığı şey, imam hatipliler ile imam hatip lisesi, öğrenci ve velileriyle, mezunlarıyla helalleşmesi samimi değildir. Seçime dönük stratejik bir projedir. Eğer samimiysen aynı gözle bakıyorsan niye çıkıp, "Bu söylenen lafları biz kabul etmeyiz. Bu milletin evlatlarına bu saygısızlığı biz reddederiz. Okullar arası mezunlar, öğrenciler arası ayrımcılığı biz kabul etmeyiz" demedi. Böyle bir açıklaması var mı? Yok. Yeri gelince helalleşelim muhafazakârla. Buradan ben 6'lı masanın oturan hadi diyelim altı artı bir altında mı, başka yerde mi kayıp olan ortağın CHP ile zihniyeti aynı ama diğerlerine soruyorum siz dilinizi mi yuttunuz? İmam hatip okullarından, bu okulların öğrenci ve mezunlarından böyle bahsedilirken sizin buna karşı söyleyecek bir kelimeniz, bir cümleniz yok mu? Sonra kalkıp biz muhafazakârlar endişe duymasınlar CHP, Millet İttifakı gelince her şey bugünkü gibi kazanımlar korunacak ve her şeyi daha iyi olacak. Ağızlarından laf yok.

28 ŞUBAT ZİHNİYETİNİN KÖHNE MANTIĞININ YENİDEN HORTLATILMAK İSTEDİĞİNİ GÖRÜYORUZ

Daha önce bir bilim insanı diye geçinen biri de çıktı. Başörtülü psikoloğa gidilmez, şöyle olur böyle olur diye açıklama yaptı. Yarın bu güç sahibi olduğu zaman başörtülülere eğitim yasağının istihdam yasağının yeniden avdet edeceğinin işaretleridir. Bunlar yıllar yılı imam hatip okullarına katsayı, zulmünü reva görmediler mi? Üniversiteye girişlerini engellemek istemediler mi? İstediler. Orta kısımlarını kapattılar. Başörtülü kadınlarımız arasında ayrımcılık yaparak başörtülü başı açık diye kadınlarımızı ayrı tasnif ettiler, başörtülü kadınlara ortaöğretim, ilköğretimde yasak koydukları gibi lisede de eğitim hakkını Anayasaya rağmen elinden almadılar mı? Kamuda başörtülü bir çalışan kadın hiç gördünüz mü? Çalışanı da hemen iş akdini feshedip kapının önüne koydular. Şimdi bu 28 Şubat zihniyetinin köhne mantığının yeniden hortlatılmak istediğini görüyoruz.

HAKİMLERİ, SAVCILARI, VALİLERİ, MÜHEAHHİTLERİ, ÖĞRETMENLERİ, MEMURLARI, BAKANLARI, HERKESİ TEHDİT EDİYORLAR

Ben buradan da diyorum ki, çok net bunlar helalleşme kavramını hesaplaşma kavramı olarak kullanıyorlar ama bizi aldatmak için hesaplaşmayı helalleşme diye takdim ediyorlar. Nasıl hesaplaşacaklarını da söylüyorlar. Bakın tehdit etmedikleri hiç kimse kalmadı. Bir sürü insanımızı tehdit ettiler. Hakimlerimizi, savcılarımızı tehdit ettiler. Kendi lehlerine karar verenleri Cumhuriyetin hakimi, savcısı, kendi aleyhlerine karar verenleri, "Sarayın hakimi, savcısı. Biz gelince kendi lehimize karar verenleri şöyle ödüllendireceğiz" aleyhine olanları da "Şöyle keseceğiz, biçeceğiz" imalı laflar ettiler. Sadece onunla da kaldılar mı? Valileri en son tehdit ettiler. Onunla da kaldılar mı? Müteahhitleri, "Şu ihalelere girerseniz başınıza şu gelir, bu gelir" diye tehdit ettiler. Öğretmenleri, "Hala bu iktidarın peşinden giden öğretmen varsa ben ona öğretmen demem. Öğretmen iradesini pazarlayan kişi değildir."Öğretmenleri tehdit ediyor. Çiftçilerimizi "Siz hala gidip oy verirseniz elim iki yakanızda olur" diye AK Parti'ye oy veren çiftçilere böyle hitap ediyor. Memurlara tarihte vererek diyor ki, "Şu tarihten itibaren siz eğer iktidarın işlerini yapar, şöyle eder, böyle ederseniz başınıza gelmedik şey kalmaz."Bakanlara, memurlara herkese gelince "Hepinizi yargının önüne çıkaracağız."

KENDİLERİNİN GELECEĞİ HESABIYLA ÖNÜNE GELENİ TEHDİT EDİYOR

Ya hesaplaşmak mı bunun adı helalleşmek mi?. Herkese meydan okuyor. Herkese sahte anketlere, kurgulanan şeylere itibar ederek kendilerinin geleceği hesabıyla önüne geleni tehdit ediyor. Allah vermesin. Bunların eline güç ve imkan verilse daha güç sahibi değilken önüne gelen herkesi Cumhurbaşkanından çiftçisine kadar tehdit eden bu zihniyet güç kudret sahibi olursa neler yapar? Bunun hesabını hepimiz yapmamız lazım. Bu CHP zihniyeti bildik bir zihniyet, zorba bir zihniyet büyüklerimiz dedelerimiz bu zihniyeti çok iyi bilirler. Ama biz de bu zihniyeti doksanlı yıllarda tecrübe ettik, yaşadık. 80 öncesinde olup bitenler ortada. Daha önceki yıllara da tarih kitaplarından okudu. Onun için de aziz millet. 1950'den bu yana bu zihniyete tek başına asla iktidar yüzü vermemiştir. İnşallah bundan sonra da böyle bir yüz vermeyecektir.

TARİHİ REFORMLARA İMZA ATTIK

AK Parti iktidarları olarak yaşam tarzına müdahaleyi ilk defa suç haline getiren tarihi reforma imza attık. Bakın Türk Ceza kanununun 115. maddesinde yaptığımız düzenlemeyle dedik ki; cebir veya tehdit kullanarak ya da hukuka aykırı başka bir davranışla bir kimsenin inanç, kanaat, inanç, düşünce veya kanaatlerinden kaynaklanan yaşam tarzına ilişkin tercihlerine müdahale eden veya bunları değiştirmeye zorlayan kişiye 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası verilir. Konuşuyorlar ya AK Parti yaşam tarzına müdahale ediyormuş. Ya hu bizden önce yaşam tarzına müdahale etmek suç değildi. Biz yaşam tarzına, inancından, kanaatlerinden, düşüncelerinden kaynaklanan yaşam tarzı tercihlerine cebir ve şiddetle hukuka aykırı bir davranışla müdahaleyi suç saydık. Bunları değiştirmeye zorlamayı suç saydık. Yaşam tarzlarını ceza hukukuyla, yasayla güvence altına aldık. Kalkmışlar konuşuyorlar. Suç işleyen biri olduğunda yaşam tarzına müdahale. Yahu birine hakaret etmek, birine sinkaf etmek, birini tehdit etmek, kim olursa olsun kime karşı yapılırsa yapılsın suçtur. Birinin suç işlemesi halinde ceza hukukunun devreye girmesi nereden yaşam tarzına müdahaledir? Biz 20 yıldır iktidardayız. Kimin yaşam tarzına ilişkin tercihlerine en ufak bir müdahale yapmışız. Belediyesi biz de olan olmayan yerler var. Ama merkezi hükümetteyiz. 20 yıldır bu ülkede hiç kimse çıkıp AK Parti iktidarları bizim yaşam tarzımıza şöyle böyle müdahale etti, değiştirmeye zorladı diyemez. Ama bu yalan efsaneye sanki her gün her yerde birilerinin yaşam tarzına müdahale ediliyormuş gibi bir algıyı yaymaya da kimsenin hakkı yoktur. Suç işlemek, kanunların suç olarak tanımladığı şeyleri. İrtikâp ettiğinde işlediğinde birinin hukuku karşısında bulması yaşam tarzına müdahale değil. O ayrı bir şey suç suçtur. Ama yaşam tarzı tercihleri konusunda kime, nerede, nasıl müdahale edilir? Bir tane örnek göstersinler. 20 yıldır iktidardayız. Edirne'den Kars'a, İzmir'den Ardahan'a, Hakkâri'den Ankara'ya nereye derseniz deyin. Bakın bir tane örnek gösterin. Yahu bizde öyle bir niyet olsa 20 yıldır iktidardayız. Niye yapmadık da şimdi yapalım. Ama sadece ve sadece taraftarlarını kandırmak, ikna etmek, onları başka başka yönlere çekmek için bir gayretin içindeler.

BİRİLERİ, BU MİLLETİN EVLATLARININ ARASINA KİN, NEFRET TOHUMLARI SAÇMASIN DİYE AYRIMCILIK DİLİNİ SUÇ HALİNE GETİRDİK

Ayrıca bu milletin evlatları arasına nefret ve ayrımcılık sokmayı da ilk defa bir suç haline getirdik. Nefret dilini ayrımcılığın dilini ve bunları belli maksatlarla yapmayı suç haline getirdik. Bu milletin evlatlarının arasına kin, nefret düşmanlık, ayrımcılık tohumları birileri saçmasın diye bunu suç haline getirip cezai yaptırıma bağladık. Nefret ve ayrımcılık suçunu Türk Ceza kanununun 122. maddesinde düzenledik. Çok net bir şekilde aynen şöyle; din, ırk, milliyet, renk, cinsiyet, engellilik, siyasi düşünce, felsefi inanç, din veya mezhep farklılıklarından kaynaklanan nefret nedeniyle bir kişiye kamuya arz edilmiş olan bir taşınır veya taşınmaz malın satılmasını, devredilmesini, kiraya verilmesini bir kişinin kamuya arz edilmiş belli bir hizmetten yararlanmasını, bir kişinin işe alınmasını, bir kişinin olağan bir ekonomik etkinlikte bulunmasını engelleyen kişiye 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası verilir dedik. Kötü mü yaptık? Bu ülkede eğitim hakkını kullananları, başın açık başı kapalı diye ayırıp onlara kamu hizmetinden yararlandırmayanlar bunda karşılığını görecek. Kamuya istihdama girerken sadece görevin gerektirdiği liyakat aranır, başka şey aranmaz diyen Anayasa hükmüne rağmen onların inancına, düşüncesine, mezhebine, diline, rengine, cinsiyetine bakarak ayrım yapıp ayrımcılık yapanlar karşısında bunu bulacaktır.

BİZ, AYRIMCILIK VE NEFRET DİLİNİ BESLEYEN BÜTÜN YOLLARI KAPAMAYI KENDİNE ŞİAR EDİNEN BİR İKTİDARIZ

Hatırlar mısınız, bilmem biz yeni iktidara geldiğimizde bazı devlet hastanelerinde kendini bilmez bazı kişiler başörtülü diye hastaneye gelmiş hastaları muayene etmekten kaçınıyorlardı. Manşetleri hatırlayın. Sayın Cumhurbaşkanımızın muhterem eşi Emine hanımefendi, GATA'da bir sanatçımızı tedavi sırasında ziyarete gittiğinde kapıdan döndük. Biz ayrımcılık ve nefret dilini besleyen bütün yolları kapamayı kendine şiar edinen bir iktidarız. Bu milletin evlatlarını kutuplaştıran birbirinin karşısına diken söylemin hiçbir zaman sahibi biz olmadık. Son tartışmada bile sanki bu lafları ona söyleten bizmişiz gibi bir hava yaratmaya çalışıyorlar. Yahu siz ayrımcılığı yapan kim? Milletin evlatlarını okuduğu okula göre saygısızlıkla anan, ayrımcılık yapan, nefret dilini kullanan kim dönüp bir şey söylemiyorlar, hükümet kutuplaştırıyormuş.

İNSANIMIZIN ONURUNU, HUKUKUNU HER ŞARTTA KORUMAYA DEVAM EDECEĞİZ

Ne diyeceğim ben? Adalet Bakanı konuşmazmış. Yahu bana hakaret ediyor. Cumhurbaşkanımız imam hatipli ona hakaret ediyor. Biz konuşmayacak mıyız? Milyonlarca imam hatipli var. Onlar siz bize bu insanlar bu okullarda okuyan öğrenciler, veliler yapılırken niye sustunuz demeyecekler? Biz hakkımızı bize karşı yapılan saldırılara karşı hukukumuzu savunmayacak mıyız? Bu yargıya müdahale değildir. Yargı yetkisinin kullanılmasına ilişkin, benim söylediğim tek cümle yoktur. Yargıya müdahaleyi Sayın Kılıçdaroğlu yapıyor. "Adalete ihanet etmeyin, derhal serbest bırakın" diye yargıya emir talimat veriyor. Hiç kimse yargı yetkisinin kullanılmasına ilişkin hakim ve savcılara tavsiye ve telkinde bulunamaz. Emir ve talimat veremez. Hakim ve savcıları hedef olarak gösteremez. Hepsini yapıyorlar. Sonra da kalkıp bağımsız yargı diyorlar. Hukuk devleti diyorlar. Biz gelince her şey iyi olacak diyorlar ya siz nasıl kötü olacağının bütün faturasını önümüze koyuyorsunuz. Sevsinler sizi. Biz sizin laflarınızın ne manaya geldiğini bilmiyor muyuz? Bu millet bilmiyor mu? Herkes hangi sözün, hangi anlama geldiğini biliyor. Bu milleti kutuplaştıran biz değiliz. Pek çok böyle farklı tartışmalar yaşandı Türkiye'de. Bakın bu tartışmalara hep ilk başlatanlar bunlar olmuştur. Bizim yaptığımız hukukumuza karşı saldırılar karşısında hukukumuzu ve bizi destekleyen milyonların hukukunu korumak olmuştur. İnsanlarımızın onurunu, hukukunu korumak olmuştur. Biz insanımızın onurunu, hukukunu her şartta korumaya devam edeceğiz. Ben eminim ki aziz milletimiz de bunun kıymetini takdir edecektir. O yüzden bunların helalleşme söylemi samimi değildir. Helalleşme silin, altı hesaplaşmadır ve bunlar Türkiye'nin 20 yılda elde ettiği kazanımları bu kazanımları kazandıranlarla hesaplaşmayı başlatacaklarını bilenler için şimdiden apaçık ilan ediyorlar. Allah'ın izniyle her seçim bunu yaptılar, geleceğiz, şunu yapacağız.