Miami Üniversitesi Sylvester Kapsamlı Kanser Merkezi’nden Dr. Coral Olazagasti, geçmişte kanserin yaşlı nüfus hastalığı olarak görüldüğünü, ancak son yıllarda daha erken yaşlarda teşhis konduğunu ifade etti.

Dünya Kanser Araştırma Fonu Beslenme Uzmanı Matthew Lambert, Daily Mail’e yaptığı açıklamada, aşırı işlenmiş gıdalar ile yüksek doymuş yağ, şeker ve tuz içeren yiyeceklerin daha az tüketilmesini önerdi.

Lambert; kek, bisküvi, cips, şekerli içecekler, pizza ve hamburger gibi yiyeceklerin bu tür gıdalara örnek olduğunu belirtti.

Araştırmalar, aşırı işlenmiş gıdaların ve işlenmiş etlerin, erken başlangıçlı bağırsak kanseri riskini artırabileceğini gösteriyor.

Amerikan Klinik Onkoloji Derneği'nden Profesör Charles Swanton, düşük lif ve yüksek şeker içeren diyetlerin bağırsak bakterileriyle ilişkili mutasyonlara neden olabileceğini açıkladı.

Ultra işlenmiş gıdalar (UPF’ler), şeker, doymuş yağ ve tuz bakımından yüksek olup, vitamin ve lif içermiyor. 

UPF’ler, ABD gıda arzının yaklaşık yüzde 73’ünü oluştururken, Amerikalı yetişkinler günlük kalorilerinin yüzde 60'ından fazlasını bu gıdalardan alıyor.
 
Son araştırmalar, UPF tüketimindeki yüzde 10'luk artışın baş ve boyun kanseri riskini yüzde 23 artırdığını ortaya koydu. Ayrıca, hazır gıdalarla beslenmenin yemek borusu kanseri riskini yüzde 24 oranında artırdığı belirtildi.

Dünya Sağlık Örgütü’nün Uluslararası Kanser Araştırmaları Ajansı, işlenmiş eti ‘kanserojen’ olarak sınıflandırdı ve kolorektal kanserle bağlantılı olduğuna dair yeterli kanıt olduğunu vurguladı.

Uzmanlar, etin içindeki nitratların vücutta hücrelere zarar verebileceğini ve bu durumun kanser riskini artırdığını belirtiyor.

2015 yılında yapılan bir araştırma, her gün kırmızı ve işlenmiş et tüketen kişilerin, haftada bir veya daha az tüketenlere göre bağırsak kanseri riskinin yüzde 40 daha fazla olduğunu ortaya koydu.

Duke Üniversitesi'nden Dr. Nicholas DeVito, kırmızı et ve tütsülenmiş gıdaların kanser riskini artırdığını ve yeni hastalarının çoğunun 45 yaşının altında olduğunu ifade etti.

DeVito, kötü beslenme alışkanlıklarının, özellikle kızarmış yiyecekler, kırmızı et ve şekerli içeceklerin bu eğilimin sorumlusu olduğunu belirtiyor.