Hakan Fidan, "İki devletli çözümün bir an önce hayata geçirilmesi için başta Batılılar olmak üzerine harekete geçilmesi gerekiyor. Bu kez daha büyük bir yıkımın ve ölümün yaşandığını görmekteyiz. Özellikle elektriğin ve suyun kesilmesi daha büyük bir insani felakete yol açmakta. Temel problem, ölüm ve yıkım arttıkça buna olan reaksiyon da daha fazla olacak” dedi.

Fidan, “Bazı Avrupa ülkelerinin topluca Gazze’ye yönelik yıkımı ve felaketi kınamamaları, engellememeleri çok ciddi bir çifte standart oluşturmakta. Bu da dünyadaki zaten bozulmakta olan dengeleri daha bozucu bir rol üstlenmekte” ifadelerini kullandı.

İsrail'in işlediği cürümleri cesaretlendirenler de bu suçun ortağıdır

Bakan Fidan şu mesajları verdi:

"Bölgemiz tam manası ile bir dönüm noktasındadır. İçinde bulunduğumuz konjonktürden ya daha büyük bir savaşa ya da daha büyük bir barışa gideceğiz. Görüştüğüm tüm muhataplarım kamuoyu önünde söylemeseler bile bu tespiti paylaşmakta. Biz gerek taraflara gerek bölge dışı aktörlere sağduyu telkin ederken kimileri ise yangına körükle gidiyor. Dayanışma kisvesi altında İsrail'in işlediği cürümleri cesaretlendirenler de bu suçun ortağıdırlar."

İsrail senelerdir kınamalara kulak tıkamaya, bildiğini okumaya devam ediyor

"Mevcut krizin coğrafi olarak yayılmasını önleyemezsek, tüm dünyayı çok daha kötü günler beklemekte. Kınama ve sadece eleştirmekle bir yere varılamayacağını da görüyoruz. İsrail senelerdir kınamalara kulak tıkamaya, bildiğini okumaya devam ediyor. Artık somut adımlar için harekete geçme zamanıdır. Buradan bir kez daha vurgulamak istiyorum. Filistin meselesi adil bir siyasi çözüme kavuşturulmadan, bölgemizde kalıcı bir barış ve istikrarın tesisi mümkün olmayacaktır."

"Çözümün yegane yolu, sürekli söylediğimiz gibi, 67 sınırları temelinde başkenti Doğu Kudüs olan, coğrafi bütünlüğe sahip, bağımsız ve egemen Filistin devletinin hayata geçirilmesi ile mümkündür. Bu konuda herkes sorumluluk almalı ve somut adımlar atmalıdır. İşte bu nedenle biz somut bir öneri olarak garantörlük mekanizmasını gündeme getirdik. Bu mekanizmada, Türkiye dahil bölgedeki Müslüman ülkelerin aktif bir rol üstlenmelerini arzu ediyoruz. Bölgesel sahiplenme anlayışıyla oluşturulacak bu mekanizma, İsrail ve Filistin'in yükümlülükleri yerine getirip getirmediğini izlemeli, gerekirse tarafları buna zorlayabilmelidir. "