Herrmann, Tok'un iadesine yönelik itiraz dilekçesi hazırlamak üzere mahkemeye sürecin 60 gün süreyle durdurulmasını talep eden bir dilekçe sundu.
Dilekçede, iadenin geçici olarak askıya alınmasının hukuki bir gereklilik olduğu savunularak, Tok'un yasal haklarını tam anlamıyla kullanabilmesi için ek süreye ihtiyacı olduğu vurgulandı.
Dilekçede, Tok'un Türkiye'ye iade edilmesi halinde ciddi risklerle karşı karşıya kalacağı savunuldu. Özellikle, Tok ve ailesinin Türkiye'de ölüm tehditleri aldığı iddia edilen dilekçede, iadesi halinde bu tehditlerin gerçekleşme ihtimalinin yüksek olduğu öne sürüldü. Bu durumun insan hakları açısından büyük bir tehlike teşkil ettiği belirtilen dilekçede, mahkemenin süreci geçici olarak durdurmasının kritik bir karar olacağı ifade edildi.
Avukat Herrmann'ın sunduğu dilekçede, Tok'un iadesi konusunda hukuki açıdan birçok tartışmalı nokta bulunduğu ve bu konuların mahkemede detaylı şekilde ele alınması gerektiği ifade edildi. Tok'a yöneltilen suçlamaların ABD-Türkiye arasındaki iade anlaşması kapsamında değerlendirilip değerlendirilemeyeceği konusunda önemli hukuki sorular bulunduğu belirtilen dilekçede, sürecin aceleye getirilmemesi gerektiği vurgulandı.
Dilekçede, Tok'un aldığı iddia edilen cep telefonunun delil niteliği taşıyıp taşımadığı ve suçlamaların iade anlaşmasına uygun olup olmadığı gibi konuların mahkemede tartışılması gerektiği savunuldu.