Türkiye’nin önünde kısa ve uzun vadede çözümlenmesi gereken çok önemli meseleler, kritik başlıklar var. İç ve dış politikaya dair mücadelesi verilmesi gereken sayısız gündemi var.

Hal böyle iken bir profesör çıkıyor ve ‘Başörtülü’ kadınların hangi işleri yapıp hangi işleri yapamayacağını söylemeye kalkıyor.

Bazı meslekleri yapabilirlermiş ama örneğin başörtüsü ile psikolog olamazlarmış!

Kendisi böyle uygun görmüş ve kafasında başörtüsü olduğunda kadınların empati yeteneğini kaybettiğini biliyormuş!

Prof. Dr. Üstün Dökmen’den bahsediyorum;

İsimlerinizin başına getirdiğiniz koca koca ünvanlarınızı milletimizin daha ferah, daha aydınlık bir geleceğe erişmesi, üretimini, sanayisini, eğitimini geliştirmek için kullanın.

Suni ve kısır gündemlerle bu ülkenin vaktini heba etmek, bunlar üzerinden oluşturmayı umduğunuz kutuplaşma ile prim yapma çabanızı ibretle izliyoruz!

Türkiye bu tartışmaları aşmış, sokakta böyle bir gündemi olmayan, başını örten ya da açan gibi komik ayrımların sokakta, mahallede, ailede asla yeri olmayan bir toplum.

Bu muhalefet yapmak da değildir. Toplum içerisinde karşılığı olan değerler üzerinden muhalefet yapmak iktidara değil milletinin gerçekliğine ve farklılıklarına gereksiz bir başkaldırının ötesine geçemez.

Bir diğeri (Ebubekir Sifil) çıkmış ilahiyatçı ve Yardımcı Doçent sıfatıyla ‘Namaz kılmayanlar öldürülebilir’ diyor. Şefkat ve merhamet dini İslam adına konuşuyor. O din ki peygamberi kendisine onca zulmü reva gören müşrikler için bile ‘Ya Rabbi onlar bilmiyorlar. Bilselerdi yapmazlardı’ diyecek kadar kalbinde ezaya yer olmayan bir değer…

Pekala hezeyan olarak adlandırabileceğimiz bu çıkışlar sizlerin zihninde kalıplaşmış, bilimsel bir temeli de olmayan ifadelerdir ki halk diliyle ve iki kelimeyle tamamen ‘BOŞ İŞLER’dir.

Artık şunu anlayın; Biz kadınların birilerinin bize ne yapacağını söylemesine ihtiyacımız yok.

Kadınların, çocukların, ailelerin, geçim derdinde olan milletimizin yakasından elinizi, dilinizi, gözlerinizi çekin!

Gölge etmeyin başka ihsan istemeyiz.