Lider eşlerini ve uluslararası kuruluş temsilcilerini, kadim tarihi, doğası ve kültürüyle, gözde bir şehir olan Antalya'da ağırlamaktan memnuniyet duyduğunu ifade eden Emine Erdoğan, forumun bu seneki ana temasının "krizler döneminde diplomasiyi öne çıkarmak" olduğunu anımsattı.

Bugün dünya olarak hiçbir ülkenin tek başına bertaraf edemeyeceği boyutta krizlerle karşı karşıya olduklarını vurgulayan Emine Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bizi insanlık olarak bir arada tutan değerlerin ve kurumların temelleri, yakın tarihte hiç bu kadar sarsılmamıştı. Bu buluşmayı, huzurlu bir barış ortamında değil; ne yazık ki, savaşın karanlık gölgesi altında gerçekleştiriyoruz. Savaşlar ve çatışmalar âdeta adım adım ilerleyen bir yangın gibi dünyamızı kuşatmaya devam ediyor. Yanan bizim evimiz, yanan bizim ailemiz, yanan bizim ortak değerlerimiz. Kutuplaşma ve ırkçılığın arttığı, tahammülsüzlük ve tamahkârlığın nefreti körüklediği bir çağda, barışı ve düzeni korumak git gide daha da zorlaşıyor. Adil ve güçlü bir iradenin diplomasiyle çözebileceği ihtilaflar, hızla sıcak çatışmaya evriliyor."

“DÜNYANIN ADİL, CESUR VE HAKKANİYETLİ LİDERLERE HİÇ OLMADIĞI KADAR İHTİYACI VAR”

Emine Erdoğan, Suriye, Irak, Yemen, Sudan Filistin ve daha birçok çatışma bölgesinden aynı acı feryatların yükseldiğini söyledi.

Yaşayabilmek için evini ardında bırakan masum canların sığındıkları yerde zalimce katledildiğine dikkati çeken Emine Erdoğan, şiddetin her türlüsü ile örselenen çocukların minik yüreklerinde tamiri mümkün olmayan yaralar açıldığını ifade etti.

Dünyanın tüm vicdanlı insanlarının yekpare bir sesle, "hemen ateşkes, hemen barış" diye haykırdığına işaret eden Emine Erdoğan, şöyle devam etti: "Artık öyle bir noktadayız ki, söylenebilecek tüm sözleri tükettik. Söylenebilecek son sözü, 6 yaşındaki Filistinli kız çocuğu Hind Recep, çapraz ateş altındayken yaptığı yardım çağrısında söyledi. 'Lütfen beni kurtarın' demişti. Ne onu ne ailesini ne canı pahasına ona yardıma giden sağlık ekiplerini kurtarabildik. Soykırımın bir parçası olma ihtimali, insanca var olma onuruna fazla gelen Aaron Bushnell, söylenebilecek son sözleri haykırarak hayata veda etti. 'Bu soykırıma ortak olmayacağım' dedi, yapılan zulüm vicdanına ağır geldiği için. İsrail'in yıkım araçlarının altında can veren Rachel Corrie ile aynı yaşta, ömrünün baharındaydı. Sözün tükendiği bu noktada, barış umudunu canlı tutmak ve barışa yönelik gayretimizi artırmak zorundayız. Dünyanın adil, cesur ve hakkaniyetli liderlere hiç olmadığı kadar bugün ihtiyacı var. Barışa inanan cesur insanlar güçlerini birleştirdiğinde, girilen şiddet sarmalını kıracağımıza, barış ve huzurlu bir düzeni, bu güç birliği ile elde edeceğimize inanıyorum."

“İNSANLIĞIN ZULÜMLE BÜKÜLEN BELİNİ, MAZLUMLAR ARASINDA AYRIM GÖZETMEYEREK DOĞRULTABİLİRİZ”

Emine Erdoğan, savaşta her kesim zarar görse de bilhassa kadınların orantısız biçimde etkilendiğini dile getirdi.

Savaşın derinden etkilediği kadınların, barış için söyleyecek çok sözünün olduğuna dikkati çeken Emine Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu: "Büyük bir incelikle inşa ettiği yuvası yanıp küle dönen, canından parça evladının acısını gören, kök saldığı toprakları terk etmek zorunda kalan kadınlar barışın kıymetini herkesten çok daha iyi bilir. Bu konuda, 24 yıl önce, küresel bir irade ortaya konmuş; Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin 1325 sayılı kararı ile kadınların, barış süreçlerine katılımı güvence altına alınmıştı. Ancak ne yazık ki çatışmanın birincil mağduru, toplumların inşasının ana aktörü olan kadınların arabuluculuk ve barış süreçlerine etkin bir şekilde dâhil edilmediğini görüyoruz. Oysa araştırmalar, kadınlar sürece dâhil olduğunda uzlaşma olasılığının yükseldiğini ve barışın daha uzun soluklu hâle geldiğini gösteriyor. Kadınların, farklı gruplarla iş birliği yapma ve birlikte çalışmaya yatkın tabiatı ve sosyal meselelere olan duyarlılıkları, barış süreçlerindeki başarı şansını artırıyor. Unutmamalıyız ki kalıcı ve sürdürülebilir bir barış, kimsenin geride bırakılmadığı bir süreçten doğar. Bilhassa, toplumun temel ve dönüştürücü bir parçası olan kadınların dâhil edilmediği bir barış sürecinin başarı ile sonuçlanması beklenemez. Bu nedenle, diplomasiyi öne çıkarırken kadınların karar verici noktalarda olduğuna emin olmalıyız."

Emine Erdoğan, savaş yorgunu bir çağda, kadın bakış açısıyla tesis edilecek barışın, daha kapsayıcı, sürdürülebilir ve hakkaniyetli olacağına bütün kalbiyle inandığını vurguladı.

“ÇOCUKLARIN ÖLÜME TERK EDİLMEDİĞİ ADİL BİR DÜNYA DİLİYORUM”

Filistin, Ukrayna, Suriye ve Yemen'de barış hedefiyle öne çıkan hareketlerin kadınlardan güç aldığına dikkati çeken Emine Erdoğan, şu ifadeleri kullandı: "Lider eşleri olarak bizlere ve karar alıcı düzeyde bulunan tüm kadınlara bu anlamda sorumluluklar düşüyor. Bu çerçevede, Ukrayna Devlet Başkanının eşi Olena Zelenska hanımefendi ile iş birliği hâlinde Ukraynalı bin 500'e yakın savaş mağduru çocuğu ve refakatçilerini ülkemizde misafir ediyoruz. Bu grup arasından bugün aramızda bulunan Kırım Tatarı çocuklarımız, söyleyeceği şarkılarla sevginin ve umudun tek dil olduğunu bize yeniden hatırlatacak. Benzer şekilde, yakın zamanda Gazze'den tedavileri için getirdiğimiz savaş mağduru çocukları ülkemizde misafir ediyoruz. İnanıyoruz ki insanlığın zulümle bükülen belini, mazlumlar arasında ayrım gözetmeyerek doğrultabiliriz."

"Büyük bedeller ödenerek kazanılan uluslararası hukuk ve adalet sistemini, ruhundan kopararak yazılı birkaç ifadeye indirgemeye çalışanlara asla boyun eğmeyeceğiz" diyen Emine Erdoğan, şunları kaydetti: "Birlikte insanca yaşamamızın teminatı olan bu kaidelerin, suçu işleyen ülkeye ve mazlumun milliyetine göre eğip bükülmesine nasıl sessiz kalabiliriz? Buradan sormak istiyorum, 25 kişi öldürüldüğünde, Paris'te kol kola yürüyüş düzenleyen dünya liderleri, bugün ekseriyeti kadın ve çocuk olan 30 bin insan vahşice katledilirken, hangi gerekçeyle sessiz kalabiliyor? Çocukları, kadınları, masum insanları kurtarması beklenen medeni ülkeler, ateşkes çağrısı dahi yapamayacak kadar bu korkunç karanlığa teslim olmuş durumda. İsrail'in sözde mağduriyetinin giderilmesi için daha kaç can feda edilecek? 25 Avrupalının hayatını kaybetmesinin vicdanlarda oluşturduğu öfke ve acıyı uyandırmak için, kaç bin Filistinlinin ölmesi gerekecek? Tarih sayfaları, bu utanç verici soykırım yaşanırken, karşısında cesaretle duran barış neferlerini de yazacak."

Emine Erdoğan, Güney Afrika Cumhuriyeti başta olmak üzere, hak ve adaletin tecellisi için adım atan tüm ülkelere minnettarlığını ifade etti.

Geçen kasım ayında, 20 lider eşi ve ülke temsilcisiyle "Filistin için Tek Yürek Zirvesi" kapsamında aynı amaçla bir araya geldiklerini anımsatan Emine Erdoğan, "Davetime icabet ederek gelen, mazlumların haklı davası için güçlü bir duruş sergileyen kız kardeşlerime buradan bir kez daha şükranlarımı sunuyorum. Sözlerime son vermeden, başta Dışişleri Bakanlığımız olmak üzere, bu kıymetli organizasyonda emeği geçen herkesi kutluyor, oturumumuza katılımlarınız için hepinize bir kez daha teşekkür ediyorum. Savaşların, yerini kapsayıcı bir barış düzenine bıraktığı, her şeyden önemlisi, çocukların ölüme terk edilmediği, adil bir dünya diliyorum" dedi.

Oturumda, aktivist Tevekkül Karman, Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) Başkan Yardımcısı ve Türkiye'den Sorumlu Bölge Müdürü Ivana Zivkovic, Afrika Birliği Komisyonu Başkanı'nın Kadın, Barış ve Güvenlik Özel Temsilcisi Bineta Diop, Bulgaristan Cumhurbaşkanı eşi Desislava Radeva ve Sırbistan Cumhurbaşkanı eşi Tamara Vucic de katılımcılara hitap etti.

Emine Erdoğan'ın konuşmasının ardından, Türkiye'nin misafir ettiği savaş mağduru Ukraynalı ve Kırım Tatarı çocuklardan oluşan folklor topluluğunun dans gösterisi izlendi. Emine Erdoğan ve lider eşleri daha sonra, Kurşun Geçirmez Düşler: Gazzeli Çocuk Ressamlar Sergisi ve Afrika standını da ziyaret etti.

Emine Erdoğan ve lider eşleri, folklor gösterisi sunan Ukraynalı ve Kırım Tatarı çocuklarla hatıra fotoğrafı çektirdi.