Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Türkiye ofisi, geçtiğimiz Cuma gününde yabancı ülke merkezli bir basın kuruluşu ile Türkiye'deki yeni tip koronavirüs (kovid-19) durumuyla ilgili bir röportaj yaptı.

Söz konusu röportaj, Almanya merkezli DW Türkçe tarafından yanlış bir şekilde kamuoyuna servis edildi. Türkiye karşıtı olmasıyla bilinen DW Türkçe'nin haberinin ardından Sputnik Türkiye, Sözcü ve Cumhuriyet Gazetesi de haberi yayımlayınca, DSÖ'den bir açıklama geldi.

RÖPORTAJ YANLIŞ YORUMLANDI

DSÖ Türkiye'ye ait olan Twitter hesabı üzerinden bir paylaşım yapıldı. Paylaşımda, 4 Aralık 2020 tarihinde DW Türkçe ile beraber Türkiye'deki ve dünyadaki son covid-19 durumlarıyla ilgili bir değerlendirme röportajı yapıldığı, ancak bazı medya kuruluşlarının, röportajdaki açıklamaları yanlış şekilde yorumladığı, bu sebeple röportajın bir kısmını paylaştıkları belirtildi.

RÖPORTAJIN BİR KISMI PAYLAŞILDI

Yanlış anlaşılmaların giderilmesi adına röportajdan bir kısım paylaşıldı. İşte Türkiye'ye yönelik çirkin karalama kampanyasının gerçek hali...

Koronavirüsle ilgili güncel durum nedir sizce?

Durum dünya genelinde çok endişe verici. Zira vakalar artış gösteriyor, kışın da gelmesiyle birlikte insanlar kapalı alanlarda daha çok vakit geçiriyor. Vakalar bu sebeple daha fazla artış gösterecek. Maske ve sosyal mesafe tedbirleri doğrultusunda, Türkiye'edki son durum, ABD veya Avrupa ülkelerinde olduğu kadar kötü değil. Örnek olarak geçtiğimiz gün bir AVM'de kontrol yapıldı, HES kodu beyan etmeyen kimse içeri alınmadı. Türkiye'deki durum, dünyanın geri kalanındaki ülkeler kadar kötü olmasa da yayılım hızının azalması adına, halk ve yetkililer de dahil herkesin sorumluluk alması lazım. Eğer bu olmazsa, tıpkı ABD gibi sağlık sisteminin zora girme ihtimali bulunuyor.

Türkiye'de koronavirüs vakaları, 'hasta ve vaka' şeklinde iki gruba ayrıldı. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca ise bu doğrultuda 6 bin yeni hasta olduğunu açıkladı. Sağlık Bakanlığı verilerine göre ise günde 30 bine yakın vaka olduğu belirtliyor. Hangi yaklaşım daha doğru?

Bakan Koca, kamuoyuyla paylaşılmayan hiçbir bilginin dışarıdan kimseleler de paylaşılmadığını söylemişti. O dönemdeki rakamlar bilinmiyordu fakat şu an uygulanan doğrudur. DSÖ'nün talebi, tüm asemptomatik ve semptomatik, bütün pozitif vakaların bildirilmesi. En azından Türkiye, semptom göstermeyen vakaları biliyor ve karantinaya alıyor. Böylece semptom göstermeyen vakaların da bir bölümü tespit ediliyor ve yayılım hızı azalıyor. Diğer ülkeler bunu yapmazsa yayılma süreci devam edecek.

Uzmanlara göre Türkiye, vakalar konusunda şeffaf davranmadı. Türkiye'deki koronavirüs yönetimiyle ilgili siz ne düşünüyorsunuz? DSÖ, Türkiye'nin gerçek tablosundan haberdar mıydı?

Türkiye, salgını ilk günden bu yana iyi yönetiyor. Şimdi ise diğer ülkelerle kıyaslandığında iyi durumdayız fakat azaltım tedbirlerine olan bağlılığımızı da sürdürmek zorundayız. Sağlık personelleri bizlerin kahramanı. Hastane ve yatak kapasiteleri arttı, ancak insan kaynağı kapasitesinin de kritik ölçüde artması aylar, hatta yıllar alır. Kahramanlarımız için herkes sorumlu bir şekilde hareket etmeli. Türkiye ve Sağlık Bakanlığı ile olan ilişkimiz çok güçlü. Bölge Direktörü, son 6 ay içinde Türkiye'yi 2 kez ziyaret etti. Bu da iki kurumun arasındaki ilişkilerin gücünü gösterir.

Çin aşısı hususundaki endişeler doğrultusunda Dünya Sağlık Örgütü bu aşıyı teyit edebilir mi?

Bir tedaviyi, tanıyı veya aşıyı teyit etmek DSÖ görevleri arasında yer almaz. Bizlerin görevi rehber olmak ve kanıtları paylaşmaktır. Her ülkeye ait bağımsız bir düzenleyici kuruluş bulunuyor. Aşıların onay süreci bu kuruluşların takdir etmesine bağlı. Covid-19 salgını sebebiyle pek çok ülkede bulunan bu kuruluşlar, tedavi, aşı ve testlere acil olarak izin verdi. DSM COVAX içnide yer alan aşı üreticileri de verilen hem başkalarıyla hem de DSÖ ile paylaşıyor. Çin aşısıyla ilgili ikinci fazın verilerini aldık, üçüncü faz verilerini ise bekliyoruz. Ayrıca Çin aşısında, yıllar boyunca kullanılmış güvenilir yöntem "PH inaktif virüs yöntemi" kullanılıyor.