ABD’de yer alan Massachusetts Institute of Technology'den (MIT) profesörler, kapalı alanlarda Covid-19’a yakalanma riskini hesaplamak amacıyla bir model oluşturdu.

Çalışmada, insanları toplum içersinde sosyal olarak uzaklaşmaya teşvik eden "2 metre” kuralının ve yarı kapasiteyle çalışmanın bilimde sağlam bir temeli olmadığı öne sürüldü.

Araştırmacılar, iç mekanlarda corona virüse maruz kalma riskinin, insanlar birbirlerinden 2 metre ya da 20 metre uzakta olsalar da aynı olduğunu ve bu riskin iyi havalandırılan alanlarda çok düşük olduğunu duyurdu.

Bazant ve Bush, içeride geçirilen zamana, hava filtrelemesine ve sirkülasyona, aşılama durumunu, solunum aktivitesine, mutasyonlu corona virüslere ve maske kullanımına bağlı olarak iç mekanda Covid-19’a yakalanma riskini hesaplamak amacıyla bir model geliştirdi.

Bilim insanları 2 metre kuralının 'fiziksel temeli olmadığını' ifade etti, zira insanlar maske takıyor olsa bile hava yükseldiğinden ortamda devamlı olarak seyahat etmek eğiliminde olduğundan mesafenin önemi kalmıyor. Araştırmacılara göre bu bulgular, şayet bir alan uygun havalandırmaya sahipse, tesisin tam kapasitede bile güvenilir bir şekilde çalıştırılabileceğini ve bu alanlarda azaltılmış kapasite için bilimsel desteğin olmadığını gösteriyor.

Bununla birlikte, corona virüs ilk olarak 2019'da Çin’in Wuhan kentinde meydana çıkıp diğer ülkelere yayıldıkça sağlık yetkilileri virüsü uzak tutmak amacıyla süratli bir şekilde alıncak önlemleri açıkladı ve bu tedbirler arasında sosyal mesafe de yer aldı.

SOLUNUM YOLUYLA SALINAN DAMLACIKLAR İKİ METRENİN ÖTESİNE GİDER

Corona virüs, enfekte olan birinden solunan solunum damlacıklarıyla seyahat ettiği için, Amerikan Hastalık Önleme ve Kontrol Merkezleri (CDC) insanların en az 2 metre uzakta kalmasını tavsiye ediyor, fakat MIT mesafenin mühim olmadığını savunuyor.

Proceedings of the National Academy of Sciences (PNAS) adlı bilim dergisinde yayımlanan çalışma çerçevesinde araştırmacılar, corona virüsün insanlar arasında değişik yollarda bulabileceğini ifade ederek üç iletim modu kategorize etti: “'Büyük damlacık”, “yüzey teması” ve “havadan iletim”.

Araştırmacılar, iki metre kuralının büyük damla riskini azaltmada harika olduğunu, fakat solunum olayları tarafındansalınan damlaların 2 metreden daha uzun bir mesafeye gidebileceğini ifade etti.

Bazant konuya dair yaptığı açıklamada, “2 metre kuralının pek bir yararı olmadığını savunuyoruz, özellikle de insanlar maske takarken. Gerçekten fiziksel bir temeli yok zira bir kişinin maske takarken soluduğu hava yükselme eğilimindedir ve odanın diğer bir yerine iner, bu sebeple nerede oturursanız oturun risk altındasınız. Bu mikroskobik sıvı damlalar soluk alırken, konuşurken, öksürürken ve diğer solunum aktiviteleri esnasında açığa çıkar ve kişinin beden ısısından sıcak oldukları için damlacıklar yükselip bütün oda boyunca dolaşabilir” şeklinde konuştu.

ÖNEMLİ OLAN KAPALI ALANDA GEÇİRİLEN SÜRENİN MİKTARI

Öte yandan, çalışmanın yazarları, insanları Covid-19’a karşı güvende tutan faktörün sosyal mesafe olmadığını, kapalı bir yerde geçirdikleri sürenin miktarını olduğunu keşfetti.

Bazant, “Analizimizin göstermeye devam ettiği şey, kapatılmış olan çok sayıda alanın aslında kapatılmasına lüzum olmadığıdır. Havalandırmanın iyi olduğu yerlerde ve insanların birlikte geçirdikleri zaman miktarının belli olduğu restoranlar vb. yerler tam kapasitede bile güvenilir bir şekilde çalıştırılabilir. Bu alanlarda azaltılmış kapasite için bilimsel destek yok denecek kadar az” vurgusunu yaptı.