Kafkasya kökenli bir içecek olan inek, koyun ve keçi sütüne maya ilave edilerek elde edilen kefirin sindirim sistemi üzerinde etkileri olduğuna işaret eden Tanoğlu, “Bilimsel çalışmalarla kefirin, karaciğer, böbrek fonksiyonları, vücut kan dolaşımı, kalp sağlığı, beyin kan dolaşımı üzerine olumlu etki yaptığı, kireçlenmeyi önlediği, mikroplara karşı koruyucu etkilerinin olduğu belirtilmiştir. Kefir, bazı bilim insanlarına göre de uzun yaşamın anahtarı olarak görülmektedir.” diye konuştu.
 

ZEMİN HAZIRLAYAN KİMYASAL OLAYLARI ÇÖZÜYOR

Kefirin kansere karşı etkisinin bilimsel çalışmalarla da ortaya konulduğuna dikkati çeken Tanoğlu, şunları kaydetti: “Kefir, kanserde önemli bir basamak olan mutasyon diye tabir ettiğimiz DNA’lar üzerindeki kalıcı hasarları azaltarak, kanser oluşumuna zemin hazırlayan kimyasal olayları önlüyor. Aynı zamanda kanserojen
 
Çeşitli bilimsel araştırmalarda da günlük düzenli olarak 300-500 mililitre civarında kefir tüketilmesinin başta kolon kanseri olmak üzere mide, göğüs, lösemi, deri ve mesane kanserlerine ya da kanserin vücut üzerindeki zararlı etkilerine karşı koruyucu olduğu ve hatta bazı kanser türleri için metastazları önleyebileceği bildirilmiştir.
 
Kanserden korunmak ve sağlıklı bir hayat yaşamak için düzenli kefir tüketmek kadar, zararlı alışkanlıklardan kaçınmak, dengeli ve sağlık beslenmek ve düzenli egzersiz yapmak da gerekiyor.”
 
 
Posta'ya göre; Prof. Dr. Tanoğlu, kanser nedeniyle kemoterapi veya radyoterapi gören hastalara, bu ila-cların ve uygulamaların yan etkilerini önlemek ve iyileşme süreçlerini hızlandırmak için başta doğal ev yoğurdu ve kefir olmak üzere probiyotik ve prebiyotik özelliği taşıyan gıdaların tüketilmesini de önerdiklerini söyledi.