Binali Yıldırım, İl Müftülük Konferans Salonu'nda, Memur-Sen Erzincan İl Temsilciliği Teşkilat Buluşması'nda yaptığı konuşmada, iktidara talip olanların, söylemleriyle daha demokratik olmayacaklarını, özgürlüklere gerekli saygıyı göstermeyeceklerini ve rövanşist anlayışıyla hareket edeceklerini ortaya koyduklarını söyledi.
"Yerel seçimlerden önce bir kişi bile işini kaybetmeyecek" diyenlerin hemen aynı gün kamu çalışanlarını kapının önüne koymasının, zihnindekilerle söylediklerinin ne kadar ayrıştığını en güzel şekilde ortaya koyduğunu ifade eden Yıldırım, "Tebrik ediyorum. 'İnatta bir murattır' diyerek o kamu çalışanlarının, evine ekmek götürmekten başka bir amacı olmayan bu Anadolu'nun yürekli insanlarının meselesine sahip çıktınız, hukuki yollardan bütün mücadelenizi verdiniz ve sonunda başardınız." dedi.
3600 EK GÖSTERGESİ
Yıldırım, 3600 ek göstergeyle ilgili şöyle konuştu:
"Çalışanlar, memurlarımız, işçilerimiz, sözleşmeler tabi gönlümüz arzu eder ki burada bir sadeleştirme yapılabilsin, çalışanların statüleri, mevzuatları birleştirilebilsin. Bunun için de mücadele ediliyor, belirli mesafeler de alındı. Bundan sonra elbette ki bu yönde müşterek çalışma devam edecek. Elbette uzun süreden beri gündemimizde olan 3600 diye tanımlanan mesele, Çalışma Bakanlığımızın yoğun gündemi olarak devam ediyor ve artık bir sonuçlandırma aşamasına yaklaşıyoruz. Bunun birçok etapları var. Zor bir düzenleme ve inşallah beklentileri karşılayacak şekilde bir sonuca vardırılır. İster devlet tarafında ister devlete hizmet eden memur, işçi veya özel sektörde işveren veya işçi çalışan tarafında olalım, bu ülke bizim. Bu ülkenin geleceği hepimizin. İmkanlarımız kısıtlı, ihtiyaçlarımız sınırsız."
Salgın bittikten sonra bu kez ülkenin kuzeyinde bir savaşın başladığına işaret eden Yıldırım, bu hadiseyle doğal gazın 10 kat, petrolün 2,5 kat arttığını ve bütün fiyatlamaların alt üst olduğunu aktardı.
Enflasyonun en sıkıntılı mesele olduğunu söyleyen Yıldırım, "Enflasyon, insanların refahından, cebinden imkanlarını alan bir ejderha gibidir. Enflasyon ile mücadele etmek esastır ama bunun zamana yayılması gerekir. Bugün dünyada birçok ülke bir numaralı sorun olarak önüne enflasyonu koydu. Bunun için de düzenlemeler yapıyorlar, parasal politikalarda değişikliğe gidiyorlar. Bizim de hükümetimizin de bir numaralı sorunu ve gündemi enflasyondur." diye konuştu.
'BU SIKINTILARI BİZ GEÇMİŞTE DE YAŞADIK'
Yıldırım, ülkenin genel ekonomik göstergelerinin her kesimi kapsayacak şekilde normalleşmesinin ve her şeyin yerli yerine oturmasını sağlamanın önemli olduğunu anlatan Yıldırım, şunları kaydetti:
"Anormal geçen 2 yıllık bir süreçten sonra elbette ki bunların yaşanacağını biz öngördük. Gerekli tedbirlerimizi alıyoruz ve bundan sonra da alınmaya devam edilecek. Şartlar ne olursa olsun, eldeki imkanlar sonuna kadar kullanılarak enflasyonun doğurduğu mahrumiyetleri ve hayat pahalılığı kaynaklı sıkıntıları eldeki imkanlarla hafifletecek tedbirler üzerinde de Sayın Cumhurbaşkanımız ve kabinesi çalışıyor, kafa yoruyor. Her Bakanlar Kurulu toplantısı sonunda yeni tedbirler kamuoyu ile paylaşılıyor. Bundan sonra da bu ve buna benzer çalışmalar devam edecek. Bu sıkıntıları biz geçmişte de yaşadık. 2008'de, 17-25 Aralık'ta ve 15 Temmuz'da yaşadık ve hepsinin üstesinden geldik. İnşallah bunların da üstesinden geleceğiz ve güzel günleri hep birlikte ihya etmeye devam edeceğiz."
Memur-Sen'in bir taraftan memurların hak ve menfaatlerini savunurken diğer yandan vesayetlere, ülkenin birlik ve beraberliğine, bütünlüğüne karşı her türlü faaliyette bulunduğunu, memleketin asil evlatları olarak gereken tepkiyi koyup gereken cevabı verdiğini ifade eden Yıldırım, şöyle konuştu:
"Taraf olmak, 'tarafı olmayan bertaraf olur' diye bir laf vardır. Elbette hepimiz tarafız, neden yana tarafız, hak ve özgürlüklerde tarafız. Ay yıldızlı bayrağımıza, toprak bütünlüğümüze, aziz milletimize karşı bölücü yıkıcı faaliyetler olduğu zaman biz tarafız. Ay yıldızlı bayraktan tarafız. Türkiye Cumhuriyeti'nden yana tarafız. Bunun örneklerini gördük, 1990'lı yıllarda gördük. Daha öne gidelim, 1980 ihtilalinde, 1971 muhtırasında gördük. Biz görmedik ama büyüklerimizden duyduk, 1960 ihtilalini de gördük ve nihayet 20 yıllık iktidarımızda nelerle karşılaştık. 20 yılı tabiri caizse bir yandan vesayet odakları ile mücadele ederken, arta kalan zamanlarda da ülkenin yıllardan beri bekleyen biriken sorunlarını, dağ gibi sorunları dağ gibi hizmetlere dönüştürerek bugünlere geldik."
'DÜNYANIN EN BÜYÜK HAVALİMANINI YAPAN ÜLKE TÜRKİYE'DİR'
Yıldırım, 2000'li yılların başında çıkılan kutlu yürüyüşte milletle beraber olduklarını, bütün vesayet odaklarına karşı verdikleri mücadelede hep yanlarında milleti gördüklerini dile getirdi.
Sandığa 15 kez gidip 20 yıl içinde millet tarafından karnelerini ve beratlarını alarak bugünlere geldiklerini anlatan Yıldırım, "Bugün dünya krizden krize sürüklenmesine rağmen dünyanın son 5 yılda gerçekleşen 10 büyük projesinin 6'sını gerçekleştiren ülkenin adı Türkiye'dir. Dünyanın en büyük havalimanını yapan ülke Türkiye'dir. Dünyanın en uzun asma köprüsünü yapan 'Çanakkale geçilmez' diyen ecdadımıza hediye eden ülkenin adı Türkiye'dir. O ülkenin liderinin adı da Recep Tayyip Erdoğan'dır. İşte bunlar istikrarın sonucu." dedi.
Salgın nedeniyle son iki yılda sıkıntılar yaşandığına işaret eden Yıldırım, "Son iki yıl bırakın Türkiye'yi dünyanın çivisi çıktı, düzeni bozuldu. Normal şartlar ortadan kayboldu. Üretim zinciri koptu, çalışma hayatı, sosyal hayat sekteye uğradı ve özellikle pandemi dolayısıyla ülkelerde iş gücü üretimden koptu. Hizmette sanal ortama yönelme başladı ve sağlık meselesi bir numaralı küresel sorun haline geldi." şeklinde konuştu.
'AKSAKAL MÜESSESESİ TÜRK DÜNYASINDA ÇOK ÖNEMSENİYOR'
Yıldırım, Aksakallılar Heyeti'ni tanışmak için topladıklarını hatırlatarak, şunları kaydetti:
"İki gün toplantı yaptık, beyin fırtınası yaptık. Aksakallılar olarak ne yapabiliriz, Türk devletleri coğrafyasında nasıl devletlerimize ve yöneticilerimize faydalı oluruz diye eylem planı hazırladık ve sonra da Cumhurbaşkanımıza götürdük. Aksakalın asıl ifade ettiği şey bir akil insan olmak. Yani yöneticilere, ülkeye ve ülkenin meselelerine karşı yöneticilere gerekli bilgileri hiçbir beklenti ve hesap kitap olmadan anlatmak. O yüzden Aksakal müessesesi Türk dünyasında çok önemseniyor. Bu yapıyla birçok toplumsal ve sosyal olaylara hep çözüm üretilmiş, anlaşmazlıklar çözüme kavuşturulmuş. Amacımız Kafkaslar'da, Orta Asya’da 5 milyon kilometrekare olan bir coğrafyada, 170 milyon nüfusun yaşadığı ve 1,5 trilyon dolarlık yıllık hasılanın olduğu, 500 milyar doların üzerinde ihracatın döndüğü ülkelerde entegrasyon ve birliktelik oluşturmak.”