Marmara Denizi'nde aşağı yukarı bir aydır görünür şekilde su yüzeyini kaplayan müsilaj (deniz salyası) denizin altını üstünden daha kötü bir duruma getirdi

Müsilajı görmek amacıyla Marmara'nın dibine dalan Prof. Dr. Mustafa Sarı, kötü haberleri art arda sıraladı. Prof. Dr. Sarı, "Beklemeye lüzum yok, bu kendi kendisine geçmeyecek. Biz yaptık, atıklarımız yüzünden oldu. Yeni bir atık idare siyasetine gereksinimiz var" diye konuştu.

Marmara'nın pandemisi olarak adlandırılan müsilaj ya da tanınan adıyla deniz salyası Bandırma ve Erdek körfezlerinde denizi resmen tutsak aldı. Binlerce balığın ve mercanların öldüğü Erdek Körfezi'ne dalış yapan Bandırma On Yedi Eylül Üniversitesi Denizcilik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Sarı ve denizin altını kamerasıyla görüntüleyen Serço Ekşiyan gözlemlerini anlattı.

"Marmara Denizi'nde Kasım ayında bu yana görüyoruz"

Müsilajın Marmara Denizi'nde Kasım ayından bu yana görüldüğünü ve balıkçılık sektörünü yoğun bir şekilde etkilediğini ifade eden Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi Denizcilik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Sarı, "Müsilaj denizdeki biyolojik süreçlerin başlangıcını teşkil eden fitoplankton gruplarının yani mikroalglerin, mikroskobik bitkiciklerin denizdeki kimi şartlara tepki olarak aşırı salgı üretme olayı. Bunlar denizdeki şartlar anormal şekilde gelişmeye başladığında süratle çoğalıyorlar ve çoğalma sırasında da salgılar üretiyorlar. Bu salgılar daha sonra bakteri ve virüsler tarafından da çok uygun bir bölge bulunduğu için kümelenme kısmı oluyor ve böylelikle denizin altında şeffaf, sümüksü, metrelerce uzayan bir yapı meydana çıkmış oluyor. Biz bunu Marmara Denizi'nde Kasım ayında bu yana görüyoruz

Balıkçılar Kasım ayından bu yana şikayetçiler ama biz şu anda bundan sonra kıyıya vurup, yüzeye çıktığı vakit şikayetçi olduk. Biz bununla alakalı Kasım ayından bu yana açıklamalar yaptık. Dedik ki, balıkçılar iflas ediyor, balıkçılık durdu hemen arkasından diğer sektörlerde gelecektir dedik ama ne yazık ki şu anda müsilaj bundan sonra parçalanma adımına geldi. Çok yoğun bir şekilde bulunuyor. Yüzeye çıkanlar kıyıları, körfezleri, limanları, barınakları doldurmaya başladı. Şimdi hepimiz aniden uyanıverdik" şeklinde ifade kullandı.

Müsilajın artışı üç mühim etkene bağlı

Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi Denizcilik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Sarı, müsilajın bu denli yükselmesinde üç mühim etkenin büyük rolü bulunduğunu dikkat çekerek açıklamalarda bulundu.

"Müsilajın meydana çıkmasında üç mühim etken tetikleyici rol oynuyor. Bir tanesi Marmara Denizi'ndeki ortalama sıcaklık. Bu sene Marmara Denizi'ndeki ortalama sıcaklık son 40 senelik ortalama sıcaklıktan daha yüksek. Marmara Denizi soğuyamadı. Marmara Denizi yapısı gereği iklim şartlarındaki bu değişikliklere bağlı olarak daha durağan bir yapı arz etmeye başladı. "

"Yani denizdeki sirkülasyonlar az. Buna bağlı olarak bizim senelerdir hatalı uyguladığımız atık yönetimi politikası Marmara Denizi'nin yükünü arttırdı. 25 milyon insan yaşıyor Marmara Denizi'nin etrafında. Türkiye'nin sanayisinin, endüstrisinin yarısı Marmara Denizi'nin çevresinde. Bunların atıkları direkt olarak ya da dolaylı şekilde Marmara Denizi'ne gidiyor. Azot fosforik yükü arttı. Bu üç etken bir araya geldiği vakit de biz deniz salyasını denizlerimizde görmeye başladık" şeklinde konuştu.

Dipte göz gözü görmüyor

Deniz Salyasının yoğun olarak gördüğünüz Erdek Körfezi'nde dalış yapan Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi Denizcilik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Sarı ve Proje ekibinden Serço Ekşiyan Marmara Denizi'nin vahim halini çektikleri görüntülerle gözler önüne serdi.

Dalışın sonrasında gözlemlerini anlatan Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi Denizcilik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Sarı "Şimdi telaşla herkes bir çare peşinde. Ne yapalım ki müsilajdan kurtulalım? Ben dün de dalmıştım, bugün de daldım. Dipte hal nedir diye. Yüzeyde gördüklerimiz buz dağının görünen kısmı. Esas tehlike aşağıda. Aşağıda üretimde hiçbir azalma yok. Üretim devam ediyor. Göz gözü görmüyor. Biz üç dalgıç aşağı indiğimizde yarım metre mesafesi elimizde fenerlerle zor görüyoruz. Aşağıda görüş sıfıra yakın. Müsilaj alttaki tüm organizmaların dip yapısına çöküp dipte kalın bir tabaka oluşturmaya başlamış halde. Süngerlere, mercanlara, Marmara Denizi'nde bulunan sarı, beyaz, kara ve kırmızı mercanlara zarar vermiş halde. Büyükada'da benim proje ekibinden arkadaşlarım Serço Ekşiyan, Ateş Evirgen onlar da daldılar. Dalışları sırasında kırmızı mercan alanlarının öldüğünü ne yazık ki belgeleyip, görüntülediler. Bu amaçla yapmamız gereken şey kolay aslında. Bir an evvel Marmara Denizi'nin çevresinde kim varsa; Belediyeler, Kaymakamlıklar, Valilikler, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Tarım Orman Bakanlığı, Üniversiteler, STK'lar çok kısa sürede bir araya gelmemiz lazım. Ölü taklidi yapmamıza lüzum yok. Beklemeye lüzum yok. Kendi kendisine geçmeyecek bu. Kendi kendisine de olmadı. Biz yaptık. Bizim atıklarımız yüzünden oldu. Dolayısıyla şayet gelecek sene daha uzun periyodda daha sık ve daha yoğun bir müsilajla karşılaşmak istemiyorsak, önümüzdeki senelerde balıkçılığı, turizmi, endüstriyi daha çok etkilemesini istemiyorsak müsilajın bugünden önlem almamız gerekiyor. Yeni bir atık yönetim politikasına gereksinimiz var. Marmara Denizi'nin etrafında bir litre bile atığı bundan sonra artık arıtmadan denize bırakmamalıyız. Deniz çaresiz vaziyette. Aşağıda hal vahim. Lütfen önlem alalım" şeklinde konuştu.