Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık, 10 ili etkileyen deprem felaketinin ardından devlet korumasına alınan refakatsiz çocuklarla ilgili son durum hakkında bilgi verdi.

Bakan Yanık, "Şu anda Bakanlık olarak bizde kayıtlı 1362 çocuğumuz var, refakatsiz. Bunlardan bugüne kadar sisteme kaydedilen 1362 çocuğumuz, bu çocuklarımızdan 369'u aileleri, kimlikleri tespit edilerek, eşleştirilerek ailelerine teslim edildiler. Hastanede takip edilen çocuk sayımız 792. Bakanlığımızın kuruluşlarına aldığımız çocuk sayısı 201. Bu çocuklarımızdan 1071'inin kimliklerini tespit ettik." dedi.

Yanık, kendilerine gelen başvuruların ardından Sağlık Bakanlığıyla bütünlük içerisinde çocukların kimliklerini tespit etmeye çalıştıklarını dile getirdi.

"KİMLİĞİ TESPİT EDİLMEYEN ÇOCUK SAYISI 291"

Halihazırda 291 çocuğun henüz kimliklerinin tespit edilemediğini, bunlarla ilgili de çalışmaların devam ettiğini belirten Yanık, şunları söyledi:

"Öncelikli olarak deprem bölgesinden gerek sağlık kuruluşlarında, hastanelerde tedavi altına alınan gerekse bizim kuruluşlarımıza aldığımız çocuklarımızla alakalı ilk hassasiyetimiz, ilk sağlamaya çalıştığımız koşul, tabiatıyla sağlıklarının veya sağlık hizmetlerinin temin edilmesi. Daha sonrasında bakım ve gözetim hizmetlerini zaten biz kuruluşlarımızda sağlıyoruz ve devamında da eğer kimlikleri bilinmiyorsa kimlik tespitİ yapılarak, aileleri yahut yakınları varsa aile yakınlarından bakım ve gözetimini üstlenebilecek olanlar varsa çocuklarımızı hemen ailelerine ulaştırıyor onları aileleriyle buluşturuyoruz. Değilse kurum bakımımızda onların bakım ve gözetimini sağlamaya devam ediyoruz."

"EVLAT EDİNME İSTEĞİ ÇOK YOĞUN"

Koruyucu ailelik ya da evlat edinme isteğinin şu anda oldukça yoğun olduğuna işaret eden Yanık, şunları kaydetti:

"Koruyucu ailelik sistemi gayet tabii ki bizim Bakanlık olarak çok teşvik ettiğimiz, çok önerdiğimiz ve bu süreçte de yeniden kamuoyunun dikkatine sunduğumuz bir mekanizma. Ancak deprem bölgesinden gelen çocuklarımızla alakalı belli birtakım süreçler var.

"BÜTÜN ÇOCUKLARA BAKACAK ALTYAPIMIZ VAR"

Birincisi ve hepsinden önceliklisi çocukların eğer kimlikleri belli değilse bir defa kimliklerinin tespit edilmesi. İki, eğer aile fertleri yaşıyorsa onlarla buluşturmak. Yani çocuklarımızı ailelerini aramadan, ailelerini bulmadan kimliklerini tespit etmeden herhangi bir işlem yapmamız zaten mümkün değil. İkincisi, bu dönem itibarıyla işte 3 ay, 5 ay, 1 ay akut dönemde alır, bakar, gözetimini üstlenir, daha sonra tekrar kurum bakımına yahut çeşitli alternatif bakım modellerine yöneltiriz gibi bir uygulamamız yok. Bazen vatandaşlarımız bu akut dönemde belki ihtiyaç olduğu varsayımından hareketle dönemsel bakım tekliflerinde bulunuyorlar. Kendilerine çok teşekkür ediyoruz. Ancak bizim şu anda Bakanlık olarak, kurum ve kuruluşlar olarak bütün çocuklarımızın bakımını, gözetimini sağlayacak imkanımız, altyapımız var. Dolayısıyla bir dönemsel bakım yükümlülüğünü vatandaşlarımıza devretmek gibi bir tercihimiz yok ve olamaz da. Bunu özellikle altını çizerek ifade etmek istiyorum."

"ÖNCELİK ÇOCUKLARIN AİLELERİNİN TESPİTİ"

Bakan Yanık, "Üçüncü aşama olarak eğer çocuklarla alakalı kimlik tespiti yaptık, aile fertleri yok ve kurum bakımına, devlet korumasına almamız gereken çocuklarımız ise deprem bölgesinden gelen çocuklarımız da dahil olmak üzere, bunları normal koruyucu ailelik sisteminin içine girmiş, gerekli tetkiklerin, takiplerin denetlemelerin yapıldığı ve koruyucu aile olabilirliği onaylanmış ailelerimizle gayet tabii ki koruyucu ailelik noktasında çocuklarımızı buluşturabiliriz. Ama bunun için öncelikle bu çocukların hepsinin ailesinin olup olmadığı ve ailelerine geri dönmelerinin mümkün olup olmadığını tespit etmemiz lazım." dedi.

Vatandaşların, ne kadar iyi niyetli, ne kadar büyük istekle olursa olsun koruyucu ailelik için gerekli uygunluğu ve gereken süreleri geçirmeden koruyucu ailelik taleplerini karşılamanın mümkün olmadığını aktaran Yanık, "Çocuklarımız emin ellerdeler. Gerek hastanelerimizde emin ellerdeler, gerekse bizim kurum ve kuruluşlarımızda emin ellerdeler. Çocuklarımız bu milletin emaneti. Dolayısıyla biz de o emanete gözümüz gibi bakacağız, bakmaya devam edeceğiz." diye konuştu.