Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Finlandiya ve İsveç'in NATO üyeliği için Türkiye'nin şartını açıkladı. Çavuşoğlu, NATO'ya üye olmak isteyen ülkelerin, yine NATO üyesi olan Türkiye'ye karşı savunma sanayii ihracatında kısıtlama getirmesinin kabul edilemez olduğunu ifade etti.

İsveç ve Finlandiya'nın terör örgütü PKK/YPG'ye verdiği desteğe karşı olduklarını söyleyen Çavuşoğlu, buna karşın Türkiye'nin NATO'nun açık kapı politikasını desteklediğini söyleyerek, şunları aktardı:

"Maalesef bu iki ülke (İsveç ve Finlandiya) savunma sanayi ihracatı konusunda kısıtlamaları devam ettiriyorlar. NATO'ya üye olacak bir ülkenin, bir NATO müttefiki ülke üzerinde kısıtlamaya gitmesi ya da izin vermemesi kabul edilebilecek bir durum değil. Normal şartlarda bunu kimse karşı yaparsınız? Düşman olarak gördüğünüz bir ülkeye karşı yaparsınız. Kendilerinin de Türkiye'nin endişelerini giderme konusunda bazı önerileri oldu. Bizim endişelerimiz gayet meşrudur ve açıkça ortadadır. Herhangi bir şekilde NATO'nun genişlemesine karşı olduğumuz için değil ama teröre destek veren ve bize yönelik bu tür politikalar izleyen ülkelerin NATO müttefiki olmaması gerektiğine inandığımız için bu tutumu açıkça sergiledik"

Almanya'nın başkenti Berlin'deki NATO Dışişleri Bakanlığı toplantısı sonrası açıklama yapıyor.

Çavuşoğlu'nun açıklamaları şöyle:

Maalesef bu iki ülke (İsveç ve Finlandiya) savunma sanayi ihracatı konusunda kısıtlamaları devam ettiriyorlar. NATO'ya üye olacak bir ülkenin, bir NATO müttefiki ülke üzerinde kısıtlamaya gitmesi ya da izin vermemesi kabul edilebilecek bir durum değil. Normal şartlarda bunu kimse karşı yaparsınız? Düşman olarak gördüğünüz bir ülkeye karşı yaparsınız. Kendilerinin de Türkiye'nin endişelerini giderme konusunda bazı önerileri oldu. Bizim endişelerimiz gayet meşrudur ve açıkça ortadadır. Herhangi bir şekilde NATO'nun genişlemesine karşı olduğumuz için değil ama teröre destek veren ve bize yönelik bu tür politikalar izleyen ülkelerin NATO müttefiki olmaması gerektiğine inandığımız için bu tutumu açıkça sergiledik. 

Sabahki görüşmemizde ise birçok mevkidaşım, bir taraftan bu iki ülkenin üyeliğine destek beyan ederken Türkiye'nin de endişelerini anladıklarını ve bu endişelerinin de giderilmesi gerektiğini söylediler. Bunu söyleyen müttefiklerimize de teşekkür ediyoruz. NATO üyesi ülkelerinin de adımlar atması gerekiyor.

Ukrayna konusunda da şu mesajı verdik; bir taraftan tabi ki Ukrayna'ya destek veriliyor, ama diğer taraftan da savaşın da sonlandırılması için çaba sarf etmemiz gerekiyor. Savaşın uzamasının maliyetlerini de olası maliyetlerini de söyledik. Ukrayna'nın beklentileri var. Tarafsızlık karşılığında güvenlik talepleri var. Türkiye bir taraftan ateşkesin tesis edilmesi, diğer taraftan insani durum konusunda kolaylaştırıcı bir rol üstlendik. 

NATO'nun geleceğiyle ilgili konuları kendi aramızda değerlendirdik. Dün akşam çalışma yemeğinde NATO'nun genişlemesi konuşuldu ve NATO'ya üyeliği gündemde olan Finlandiya ve İsveç'in de dışişleri bakanları bu toplantıya davet edildi. Bu sabahki ilk oturumda Ukrayna'daki durum değerlendirildi. Son oturumda da biliyorsunuz haziran ayında Madrid'de NATO Zirvesi gerçekleştirilecek. Bu zirvede NATO'nun Stratejik Konsept Belgesi onaylanacak. Bu belge üzerinde de görüşlerimizi bugün paylaşma imkanımız oldu. 

Dün akşam Türkiye olarak bu konudaki tutumumuzu net bir şekilde söyledik. Türkiye olarak NATO'nun açık kapı politikasını eskiden beri destekliyoruz. Birçok NATO üyesi ülke özellikle Gürcistan ve Ukrayna, hatta Bosna-Hersek'in üyeliğine karşı çıkarken biz prensip olarak açık kapı politikasını desteklediğimizi vurgulamıştık. NATO adı üstünde bir ittifaktır. Bir birlik ya da örgüt değildir. Dolayısıyla burada müttefiklik dayanışması çok önemlidir. Bu iki ülkenin olası üyeliğine karşı tutumumuzu Sayın Cumhurbaşkanımız cuma günü kamuoyunda paylaşmıştır. Tabi yankıları buraya kadar gelmiştir. Özellikle bu iki ülkenin PKK/YPG terör örgütü ve mensuplarıyla yaptığı görüşmeler, özellikle de İsveç'in yaptığı silah yardımı dahil tüm rahatsız olduğumuz konuları gayet açık bir şekilde sergiledik. Fotoğraf ve belgelerle müttefiklerimize gayet güzel bir şekilde anlattık.  Halihazırda NATO üyesi olup da bu terör örgütleriyle görüşen ve destek veren, ve Türkiye üzerinde özellikle savunma sanayine karşı ihracat kısıtlaması yapan ülkelerin de bu tutumlarından vazgeçmesi gerektiğini, bunun müttefiklik ruhuna aykırı olduğunu anlattık. Daha sonra bu iki ülkenin dışişleri bakanlarıyla üçlü görüşme gerçekleştirdik. Burada net bir şekilde yine belgelerle beraber rahatsız olduğumuz konuları, kendilerinin teröre verdikleri desteği ve terör örgütü üyeleriyle yaptıkları görüşmeleri söyledik.