Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık, ömrün uzadığını, yaşlıların aktif yaşlanmasının temin edilmesi gerektiğini aktararak, "Üretkenliklerinin artması gerekiyor. Yaşlılığa bağlı semptomlar gelişiyor, bunlarla ilgili hazırlıkların yapılması lazım. Biz çok uzun vadeli, ciddi çalışmalar yapıyoruz. Bu haliyle giderse 2030'larda ciddi bir yaşlılık riskiyle karşı karşıya kalacağız." ifadelerini kullandı.

Habertürk TV canlı yayınında gündeme ilişkin soruları yanıtlayan Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık, Düzce depreminde can kaybı olmadığını ve yaralıların durumunun iyiye gittiğini söyledi.

Depremden hemen sonra organize olduklarının altını çizen Yanık, "Psikososyal destek ekiplerimiz, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfımızın temsilcileri sahaya indi. Şu ana kadar 3 bin 140 kişiye psikodestek sağlamışız. Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfımız tarafından 1 milyon liralık kaynak Düzce'ye ilk akut ihtiyaçlar için gönderildi. Zarar tespiti netleştikten sonra gerekli destekleri vatandaşlarımıza yine sağlayacağız." diye konuştu.

Sosyal refaha yeterince ulaşamayan kitlelerin refah düzeyinin yükseltilmesi için çalıştıklarını anlatan Yanık, şunları kaydetti:

"Sosyal yardımlarımız doğumdan ölüme kadar devam ediyor. Temel noktamız, vatandaşımız doğduğu andan ölünceye kadar hayatının herhangi noktasında devletin ihtiyacına desteği olursa biz orada olalım. 2002'de 4 kalem varken bugün 50 başlıkta sosyal yardım sağlıyoruz. Bunun yoksullaşma ile alakası yok. Sosyal yardım başlıklarının artması, vatandaşımızın refah düzeyinin artması için çabalamamız anlaşılabilir durum. İhtiyacı olan vatandaşımıza nakit ve sosyal hizmet desteği sağlıyoruz. Yoksul, engelli vatandaşımızı destekliyoruz. Yaşlıların, yaşlılara bakanın desteklenmesi, eşi vefat etmiş kadınların desteklenmesi, asker çocuklarının ve ailelerinin desteklenmesi gibi irili ufaklı çeşitli başlıklarda sosyal yardımlarımız var."

İhtiyaç sahiplerini kendilerinin bulduğunu vurgulayan Yanık, vatandaşların e-devlet üzerinden müracaat edebildiğini söyledi.

Bakan Yanık, "Vatandaşımız geliyor, şartlarına bakıyoruz. Hanenin toplam geliri, demografik durumuna göre hizmeti tanımlıyoruz. Eşi vefat etmiş, 18 yaş altı en az 3 çocuğu olan kadınlara konut ve barınma desteğimiz var. Gelir durumuna göre barem oluşturduk. Doğal gaz, elektrik tüketim desteği sağlıyoruz. Bizim sosyal yardımlarımızın yüzde 65 oranında yararlanıcıları doğal olarak kadınlar. Yeni açtığımız başlıklar da var. Duruma göre bu başlıklar genişletilebilir." ifadelerini kullandı.

Yanık, sosyal yardımla ilgili bakış açılarının yoksulluk temelli olmadığını, kaynaklar ölçüsünde vatandaşların sosyal ve gelir düzeyini artırmaya çalıştıklarını belirtti.

Görevi devraldığı günden itibaren çok sık şehir ziyaretleri yaptığını anlatan Yanık, "50'ye yakın şehir ziyaret etmişizdir, vatandaşımızla buluşuyoruz, kendi kuruluşlarımızı ziyaret ediyoruz. Sıkıntılar toparlanıyor, 'AK Parti ve Sayın Cumhurbaşkanımız bu işi çözer.' güveni var. İlgili bakanlıklarımız ve biz süreci takip edip, gerekli tedbirleri hayata geçirmeye devam ediyoruz." şeklinde konuştu.

Bakan Yanık, yabancılara yönelik yapılan sosyal yardımları Bakanlığının yönettiğine işaret ederek, "Yabancılara yapılan nakdi yardımları uluslararası fonlardan yapıyoruz. Türkiye'de yaklaşık 4,5-5 milyon civarı sığınmacı var, sağlık, yol ve eğitim hizmetinden sığınmacılar da yararlanıyorlar." dedi.

"ŞİDDETLE MÜCADELEDE SIFIR TOLERANS"

Sosyal hizmet uzmanlarının Bakanlığın ana çalışma gruplarından olduğunu dile getiren Yanık, "Geçtiğimiz süre içerisinde aldığımız çalışma arkadaşlarımıza katılan 6 bin kadromuzun, meslek mensuplarının önemli payı sosyal hizmet uzmanlarına ayrıldı. Süreç içerisinde çalışma arkadaşlarımızı çoğalttıkça yeni sosyal hizmet uzmanı arkadaşlarımız aramıza katılacak." diye konuştu.

Yanık, İstanbul Sözleşmesi'nin bir çerçeve metin olduğunu dile getirerek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"İstanbul Sözleşmesi kendi başına kurucu bir metin değil. Önemli olan kadına yönelik şiddetle mücadele araçlarını oluşturmanız. Bir metni çerçeveletip duvara asıyorsanız o metin yaşatmaz. Türkiye'nin kadına yönelik şiddetle mücadele çabası 2002'den başlayarak aralıksız, kesintisiz, çok samimi biçimde devam ediyor. Bugün şiddet mağdurlarının hukuksal, sosyal mekanizmalara müracaat etmesinde önemli mesafe katettik. Bizim şiddetle mücadelede hedef noktamız sıfır toleranstır. Bir tek kadın şiddete uğruyorsa mücadelemiz aynı kararlılıkla sürmek zorundadır. 2019'da 337, 2020'de 268, 2021'de 309 kadın cinayeti olmuş. Yüzde 7 bir azalış var. Bu, bize çabamızın etkin sonucunu gösteriyor. O zaman aralıksız devam edeceğiz. Hukuksal altyapımızı güçlendirmeye devam ediyoruz."

Bakan Yanık, bu anlamda 75 bin davayı takip ettiklerini, 393 sosyal hizmet merkezinde şiddetle mücadelede irtibat noktaları bulunduğunu kaydetti.

Batı'da da kadına yönelik şiddetin yaygın olduğunu söyleyen Yanık, "Türkiye bu anlamda gelişmiş ülkelerle kıyasladığımızda oransal anlamda çok dramatik yüksek olduğu ülkelerden değil, tam tersine ciddi mesafe almış bir ülkeyiz." dedi.

"SOSYAL YARDIMLARIMIZ AİLE ODAKLIDIR”

Aileyi ve bütün toplumu koruyacaklarının altını çizen Yanık, şöyle konuştu:

"Bakanlık olarak yaptığımız her çalışma aile odaklı ve ailenin korunmasına dönük. Sosyal yardımlarımız aile odaklıdır. Mümkün mertebe bireylerin kendi aile ortamlarında kalacak, sosyal hayatlarını değiştirmeyecek, durumu devam ettirmeye dönük çalışmalar yaparız. Yaptığımız her çalışmanın merkezinde aile var. Bireyleri güçlendirdiğimizde ailenin de güçlü, mutlu, müreffeh, birbiriyle dayanışan niteliğinin devam ettiğini biliyoruz."

Bakan Yanık, aile destek merkezlerinin özellikle dezavantajlı bölgelerden başlayarak sayısını artıracaklarını, bu merkezlerin sayısının 656'ya çıkacağını ifade etti.

“2030’LARDA CİDDİ BİR YAŞLILIK RİSKİYLE KARŞILAŞACAĞIZ”

Aile ve Sosyal Hizmetler Enstitüsü kurmaya çalıştıklarına dikkati çeken Yanık, "Türkiye'de hala aile yapısı çok önemli kavram. Düşünüldüğünün aksine gençler aileyi hala en güvendikleri, mutlu oldukları alan olarak görüyor. Evlilik yaşı uzadı, çocuk sayısı azaldı. Bu bize yaşlanan bir nüfusu gösteriyor. Çok hızlı yaşlanıyoruz. Kara Avrupası şu anda en yaşlı bölge. Yaklaşık 100-125 yılda tamamladığı yaşlanma sürecini Türkiye olarak 20-25 yılda tamamlayacağız. 3 çocuk meselesi çok stratejik ve bilimsel çalışmaya dayanıyor. Yaşın ilerlemesi, doğurganlık oranın düşmesiyle nüfusumuz yaşlanıyor. Gerekli tedbirleri almamız gerekiyor." değerlendirmesinde bulundu.

Bakan Yanık, ömrün uzadığını, yaşlıların aktif yaşlanmasının temin edilmesi gerektiğini aktararak, "Üretkenliklerinin artması gerekiyor. Yaşlılığa bağlı semptomlar gelişiyor, bunlarla ilgili hazırlıkların yapılması lazım. Biz çok uzun vadeli, ciddi çalışmalar yapıyoruz. Bu haliyle giderse 2030'larda ciddi bir yaşlılık riskiyle karşı karşıya kalacağız." şeklinde konuştu.