SİYASET
25 Ekim 2021, Pazartesi, 14:40

TBMM Başkanı Mustafa Şentop, 10 büyükelçinin tutuklu Osman Kavala'ya ilişkin bildiriyle ilgili sert bir açıklama yaptı. Şentop, bildiriyle ilgili "Türkiye'de iç işlerine çok açık ve çok terbiyesizce bir müdahaledir" dedi.

TBMM Başkanı Mustafa Şentop, "TBMM'de bu büyükelçilerin konuşmuş olduğu davayla ilgili konuşamazken, anayasa bunu bize yasaklamışken, bizim milletvekillerimize yasaklamışken kalkıp yabancı ülkelerin büyükelçilerinin yargıya talimat verir bir şekilde 'derhal serbest bırakılmasının sağlanması' şeklinde bir ifadeyle bir bildiri kaleme almaları Türkiye'de iç işlerine çok açık ve çok terbiyesizce bir müdahaledir" dedi.

Şentop, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ve TOBB tarafından desteklenen, Trakya Kalkınma Ajansı ve Çerkezköy Ticaret ve Sanayi Odası ile Çerkezköy Belediyesi iş birliği ile gerçekleştirilen Çerkezköy Endüstriyel Fuarı'nın açılışında yaptığı konuşmada, 10 büyükelçinin tutuklu Osman Kavala'ya ilişkin açıklamalarını değerlendirdi.

Bildiride Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne taraf olmayan 3 ülke büyükelçisinin de imzası olduğunu aktaran Şentop, şunları kaydetti:

"Bunları doğru bulmasak da bütün eleştirileri biz anlayışla karşılıyoruz, itiraz buna değildir. Nitekim bu bildiride de yapılan eleştiriler var, bunun dışında üzerinde durulması gereken çok önemli bir husus var. Yapılan eleştirilere gelince AİHM'nin bir kararına uyulması yönünde bir ülkeye telkinde bulunuluyor. Bu ülkeler arasında Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne taraf olmayan Amerika, Kanada ve Yeni Zelanda gibi 3 ülkede var, bu çok enteresan. Öbür taraftan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne uyulması yönünde bir görüş ortaya koyuyorsanız sizin bu konuda ilkesel duruşunuza bakarız, samimiyetinizi ölçebilmek için Yunanistan Gümülcine, İskeçe'den Türk Gençler Birliği adıyla kurulan kulüplere, sivil toplum kuruluşlarına Türk ismi kullandıkları için müdahale ediyor.

Bu Lozan Antlaşması'na da Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne de aykırıdır. Bununla ilgili AİHM'nin 10'un üzerinde verdiği karar var, Yunanistan bu kararların hiçbirisine uymamış. Şimdi AİHM kararları konusunda Türkiye'ye karışan bir hassasiyet açıklaması yapanlar, Yunanistan'ın bu 10 karara uymaması konusunda bu güne kadar açıklama değerlendirme yapmışlar mı? Yapmamışlar. Başka Avrupa ülkelerinde de uymayanlar var, Almanya var, İngiltere var, bunlarla ilgili açıklama, değerlendirme yapılmış mı? Yapılmamış."

'TÜRKİYE'YE KARŞI HASMANE BİR TUTUM OLDUĞUNA KANAAT GETİRİRİZ'

Şentop, büyükelçilerin, AİHM kararlarıyla ilgili hassasiyetleri varsa başka ülkeler kararlara uymadığında da reaksiyon göstermeleri gerektiğini ifade etti.

Başka ülkelere tek kelime sarf etmeyen ülkelerin büyükelçilerinin Türkiye söz konusu olunca meseleyi eleştirmelerinin samimiyetsiz olduğunun altını çizen Şentop, "Meselenin AİHM kararlarına uymayla ilgi bir mesele olmadığına, esasen ortadaki meselenin Türkiye'ye karşı hasmane bir tutum olduğuna kanaat getiririz." dedi.

Yargının etkilenmemesi için yargılama süreçlerinde, TBMM'deki milletvekillerinin dahi konuyla ilgili konuşmadığına işaret eden, Meclis Başkanı Şentop, şunları kaydetti:

"Bu işin bir tarafı esas vahim olan tarafı şu, bu bildiri içerisinde bu 10 büyükelçi diyor ki: 'Türkiye derhal bir tahliye kararı vermelidir' diyor. Bu kararı kim verecek mahkeme verecek. Biliyorsunuz bizim Anayasamızda TBMM'de devam eden bir yargılama süreciyle ilgili soru sormak, araştırma yapmak hatta konuşma yapmak bile yargı yetkisinin kullanılmasını etkileyeceği için yasaklanmış anayasa tarafından. Biz milletvekilleri olarak TBMM'de bu büyükelçilerin konuşmuş olduğu davayla ilgili konuşamazken, anayasa bunu bize yasaklamışken, bizim milletvekillerimize yasaklamışken kalkıp yabancı ülkelerin büyükelçilerinin yargıya talimat verir bir şekilde, 'derhal serbest bırakılmasının sağlanması' şeklinde bir ifadeyle bir bildiri kaleme almaları Türkiye'de iç işlerine çok açık ve çok terbiyesizce bir müdahaledir.

Dolayısıyla bugün bunlara karşı Cumhurbaşkanımızın ortaya koymuş olduğu tavrı daha önce benzeri olmayan bir tavır gibi değerlendirenler büyükelçilerin yapmış olduğu terbiyesizliğin de diplomatik anlamdaki terbiyesizliğin de bugüne kadar hiç yaşanmamış bir terbiyesizlik olduğunu görmek ve buna dikkat çekmek bunu anlamak mecburiyetindedir. Bunu göz ardı ederek sadece konuyu sanki AİHM bağlamında bir konuymuş gibi küçülterek, daraltarak tartışmanın Türkiye'de az önce bahsetmiş olduğum bir özgüven problemiyle ve yaşanan olayları doğru okuyamama eksikliğiyle malum olduğunu ifade etmek isterim."